Sıtmalı hıçkırıklar ardı bir doğumla gerçekler insan kendini.
Tanrılar henüz yokken, ilk soluk tekilliğinedir insanın.
Döne döne vardığıdır gözyaşları.
sonra hep gidip geldiğimiz bir treni bekliyorduk sizinle
havanın kasvetinde yok oluveriyordu minicik kelebekler
sonra hep bir öykü anlatıyorduk bildiklerimizden türetme
yeni bir yere göçmenin kaygısı ve terk etmişliğin hüznüydü biraz
Okumaktan hiç de memnuniyet duymayacağından ve yer yer ne demek istediğimi tam olarak kavrayamayacağından emin bulunduğum bu e-postayı sana neden yazdığımı şimdilik bilmiyorum. Çok uzun zamandır neyi neden yaptığımı hiç bilmediğim gibi (umarım yazmakla tatmin olur, göndermeye kalkışmam bu tuhaf mektubu). Aslına bakarsan sana tek bir satır bile yazamayacak kadar öfkeliyim.