Meral Kaya   

  'KURGU ÖYKÜ' 







KUMRU ve KADIN



Islak çarşafın küfünü hissetti vücudunda. Usulca kaldırdı yorganı. Ayakuçlarından başlayan çürümenin dehşetiyle fırladı yataktan. Olduğu yere yığılıp kaldı. Önce baş parmağı düştü. Düşen parmağının bıraktığı boşluğa baktı. Asırlardır o haldeymiş gibi kapandı yara. Hırıltılar halinde soluk aldı. Pencerenin önünde duran kumruya baktı. İçine korkunç bir ağlamak, ölümcül bir kaygı gelip oturdu. Dizlerinin üzerine bir hayvan gibi yığılıp baktı. Soluk alışı giderek yabanıllaşırken, kumru gagasını cama çarptı, tam dört kez. İçinden bir sonbahar göçtü. Yaprakları, ıslak toprağı, göç eden kuşlarıyla. Havalandı her şey tam dört kez... Küf kokulu çarşaflar havlandı, pencereler açıldı, yağmurun serinliği doldu içeriye. Sürünerek vardı duvar dibine. Kapadı gözlerini odanın içini dolduran ıslağa. Saçlarından bir orman geçti. Yaban hayvalar, koca gövdeli ağaçlar, mistik bir rüyadan arta kalan uzun otlar. Uludu her şey. Elini uzattı ayakucuna. Dokundu parmağının bıraktığı boşluğa. Kalp atışı gibi bir ses verdi yara. Tam dört kez... Korkuyla çekti elini. Soluğundaki hayvanı dinledi bir süre. Kapadı gözlerini. Elleri asırlık körlüğün verdiği ustalıkla uzandı yaraya. Çocuk telaşında bir kalp çırpınıp durdu. Soluğu sustu. Hayvanlar uluyarak gitti. Ormanlar çekildi saçlarından. Ruhu alınmış cesetler halinde düştü her bir teli. Islak kurudu, cesetler katılaştı. Kumru kaçtı. Kadının eli düştü tozlu zemine. Rüzgar pencereyi birkaç kez çarptı. Zaman kadife dokunuşlarıyla geçip gitti kadının yanından. Ne kadar zaman oracıkta tuttu soluğu bilinmez. Kaçan kumru geri geldi. Odanın içine girdi. Ürkek kanat çırpışlarıyla havalandırdı odayı birkaç kez. İndi tozlu zemine. Yaklaştı kadının yanına. Katı saçlarına dokundu uzun tırnaklarıyla. Dehşete düşmüşçesine çekti ayağını. Kadının yarı açık ağzına yaklaştı, mora çalan dudaklarına değdirdi gagasını tam dört kez. Ürkekçe geri çekildi. Kanat çırpmaya çalıştı, her havalanışında aynı hızla çakıldı yere. Çırpınmayı bıraktı. Açtı kanatlarını, gagasından önce çocuk çığlıkları, sonra ölü hayvan sesleri, uluyarak çekip gitti.


dizin    üst    geri    ileri  


 

 

 SÜJE  /  Meral Kaya   /  sekiz ocak iki bin on dört      11