Veysel'in Gören Gözlerinin Görmek İstemedikleri Üzerine Bir Denemedir
bazen bir madde başka bir maddenin özü olurmuş
özü olmayan tohumdan filiz çıkamazmış
güvercinler derdi, anlamazdım
zaman kendince geçer gidermiş
oysa biz zamanı, zamandan habersiz ölçmüşüz
her ölçüm bir kavramlaştırmadan ibaretmiş
güvercinler saatlerini satmışlar
kör bir kuyumcunun
el değmemiş dükkanının kapısında
sıraya giren insanlara
Veysel parmaklarını dayamış güvendiği perdeye
öylece bırakmış kendi haline
Yunus'u düşünüp aklını yıkamış belki de kaybetmiş
bizim ne haberimiz var ne aklımız anlayacak
gözlerini kapamış gördüklerine
sonra biz birbirimizi yemişiz
kurtlanmış bir etin en tatlı yerinde
cennetin meyvelerini boca etmişiz
can çekişen midelerimize
dayanamayıp saçlarımızı kökünden kazımışız
çıkmasın diye çamurlar sürmüşüz bolca
bir adem çıkıp bize hatırlatır diye düşünmemişiz
gözlerimizden girip çıkan yıldızları
bir rüyanın en dayanılmaz kısmı sanıp
uyumaya devam etmişiz
sonra sonrası mı küçücük bir evrenin mini minnacık kıyısında
gözyaşlarımızda boğulup kalmışız tek başımıza
sonunda her masal gibi
hikayemizi yazmaya karar verip
tırnaklarımızla kazımışız zamanı
tiksinerek