Sessiz çam ormanın önünde
Bir evde dingin beyaz
Ayaklarını denize salmış
Ben yaz boyunca yüzünde unuttuğum
Bata çıka sahilde yürümekten mahcup/
Bir cinayetin ortasında
Kapattım elimdeki kitabı
Bütün soruları önce kendime sordum.
Bedenimde ağırlaşan gece
Şarabın kadim dostluğuyla başımı yastığa koydum,
İçimde bata çıka gezgin bir sızı/
Köprünün bir ucunda ben bir ucunda sen
Gün ortasında kırılan sudaki ahşap
Nasıl çıkabilirim gecenin onca ağırlığı gözlerimde
Bata çıka yanımda bir şemsiye yokken bu ölü yağmurda/
Taşlarla boğulmuş bir kuyu gibi
Bir avlunun ortasında
Kimse duymadı beni
Kayalar hiçbir yankımı ulaştırmadı
Hiçbir yağmur gömleğimi bile ıslatmadı/
Kış yolunda
Karıncaların uzun kayıp mesafesinden sonra
Dallar şehvetin gömleğini giyecek
Sabırsız dönüşünü badem ağaçları
Gibi bekleyeceğim/
İçimde taşıdığım bir sokak yarası
Olmalı
Eski bir aşk gibi
İçimde taşıdığım kapısı kapalı bir öfke,
Çekilmiş perdeleri yırtan martıların
Huzursuz çığlıkları arasına karışmaya
Hazır bir sessizlik/
İnsanlar gece gündüz, hep böyle oldu,
Çamur içinde bekledi
Birilerini karalayan, sözlerle
Hınçlarını eskimiş bir bıçak gibi bileyerek/
Başım dizlerinde yaşlandığımı unutmadan
Zamanın sırtına güvercin tüyüyle
Yazdım katettiğim bu mesafeyi/
Hayatımın enkazı arasında şimdi
Birlikte yaşadığım acemi
Kediler oynamakta.