ANI

Tahir Şilkan  







CUMALİ ENİŞTEM


Cumali Eniştemi ilk ne zaman tanıdığımı anımsamıyorum. Annemin bir küçüğü olan teyzemin kocasıydı.

Adana --Yüreğir'in Abdioğlu köyünde doğmuş, büyümüştü. Okula gitmiş miydi? Bunu da bilmiyorum...Niye merak edip sormadım ki...Belki de sormuşumdur...

Kızkardeşi ile tanışmıştım yıllar sonra ama erkek kardeşi var mıydı, anne-babası ne zaman ölmüştü, bilmiyorum.

Teyzemlerin ilk anımsadığım evleri, Adana'da Gazipaşa Mahallesi'ndeki kira evidir. Ortaokulu bitirdiğim yıl parasız yatılı sınavlarına girmek için Adana'ya bir gün önce gitmiş, o gece teyzemlerde kalmıştım.

O gün, nedendir bilmiyorum; bütün canlılığı ile belleğimde kalmış. Teyzemin kızının öğrencisi olduğu 23 Nisan Ortaokulu'nda girmiştim sınava...

Sınavdan bir gün önce teyzemin kızı beni okula götürmüştü. Özen dolmuşundan Küçüksaat'te inmiş, Abidinpaşa caddesinden yürüyerek okula gitmiştik.

Dönüş yolunda Çakmak Caddesinden Atatürk Caddesine kadar yürümüş, ordan dolmuşa binerek eve dönmüştük.

O gün iki ayrı plakçıda çalan şarkıyı dün gibi anımsıyorum. Nesrin Sipahi söylüyordu; 'Rüya Gibi Her Hatıra'...

O geceyi ise hiç anımsamıyorum. Cumali Eniştem evde miydi, yoksa çalışmaya mı gitmişti, anımsamıyorum.

Ertesi gün sınavdan sonra, teyzemlerin evine gitmeden, Ceyhan'a dönmüştüm.

*

Cumali Eniştemin o yıllarda biçerdöveri vardı, Biçerdöverini tamir edecek kadar iyi bir ustaydı. Biçerdöver, Torosların öte yakasından çalışmadan dönerken Mehmet Eniştemin biçerdöveri şarampole devirmesiyle, Teyzemlerin maddi durumu bir daha düzelmemek üzere tamamen değişecekti.

Bu olay hangi yıl oldu bilmiyorum ama uzak bir Batı Karadeniz şehrinde, parasız yatılı öğretmen okulunda okurken, Adana dönüşlerimden birinde Teyzemlerde kaldığım bir geceyi de çok iyi anımsıyorum.

*

Teyzemler Adana'dan Ceyhan'a 1975 ya da 1976 yılında taşındılar. Cumali Eniştemle gerçek anlamda tanışmam, onun da beni bir genç olarak ciddiye alması bu yıllarda olmuştur. Cumali Eniştem Cumhuriyet Halk Partiliydi; Ecevitçiydi. Dağlara taşlara, şehirlerarası otobüslerin arka camına "Kıbrıs Fatihi", sonrasında "Karaoğlan" afişlerinin asıldığı-yazıldığı, 'Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen' 'Halk İktidarı', 'Ak Günlere', 'Toprak işleyenin su kullananın' sloganlarının miting meydanlarında atıldığı 1977 Seçimlerinin heyecanını birlikte yaşamış, seçim zaferini kutlamak için, seçim gecesi onun isteğiyle partinin ilçe başkanlığı'na gitmiştik. İş Bankası'nın ordan Adliye'ye doğru giden yolda sağdaki ilk sokağın başındaydı parti binası.

*

Cumali Eniştemin sevinci bize de yansımıştı. Çok şeyin değişeceği umut ve beklentisiyle, kısa bir zamanda ulaşmıştık, parti binasına. Sevincimizi azaltan bir tutumla karşılaşmıştık, partide.

"Sen bizim partili değilsin ki; ne hakla sevinip buraya gelebiliyorsun?" demişti, partinin gençlik kolları yöneticisi. Kısa zamanda parti binasından ayrılmış, evlerimize dönmüştük.

Ertesi gün, Partinin tek başına iktidar olamadığı kesinleşmişti. Cumhurbaşkanı Korutürk, hükümeti kurmakla görevlendirdiği Ecevit'in kurduğu hükümete güven oyu vermeyecekleri "eksantrik" olarak nitelemiş ancak Ecevit hükümeti güvenoyu alamamış, 2..Milliyetçi Cephe hükümeti kurulmuştu.

Çok üzülmüştü, Cumali Eniştem. Adalet Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel'in politikacı yalanlarıyla dolu televizyon konuşmasını dinlerken "Yalan söylüyorsun" diyerek, küfredip,ayağındaki terliği taksidi henüz bitmemiş televizyona fırlatması gözlerimin önündedir. Neyse ki; ıskalamış, terlik televizyona deymemişti.

*

Bir yıl geçmeden tümüne bakanlık verilen milletvekili transferiyle kurulan Ecevit Hükümeti döneminde, Belediyede tamir bölümünde çalışmaya başladı ama bu çalışması uzun sürmeyecekti. Doğru bildiğini savunan, karşı çıkan düşüncesini açıktan söyleyen biriydi. 1977 yılında büyük kızıyla abim evlenince, daha fazla görüşmeye başlamıştık. Sonra ben, okumaya, ardından öğretmenlik yapmaya uzak kentlere gittim. Yaz tatillerinde görüştük, elbette. Çok sever, sayardı beni.

Sonsuz dürüst bir insandı, yıllar içinde pek çok iş yaptı, ekmeğini çalışarak kazandı, emekçiliği ölene kadar sürdü. Çocuklarının tümünün evlenip çoluk çocuğa kavuşmasını gördü. Hayat içinde her şey var, yaşanılan bazı olumsuzluklar üzerine Ceyhan'daki evini satıp yeniden Adana'ya bir kenar mahalleye taşındı. Partili olmanın, partisini canı gönülden, yürekten savunmanın tek ödülü küçük oğlunun bir kamu kurumuna önce geçici işçi sonra kadrolu işçi olarak girmesi oldu.

*

2011 seçimlerinden bir ay sonra Teyzem apansız ölünce, İstanbul'dan sabah uçağıyla Adana'ya gidip Ceyhan'daki cenaze törenine Mezarlıkta yetişmiştim. Mezarlıktan sonra Abim--yengem birlikte Adana'daki cenaze evine döndük. 35--40 derece bir öğle sıcağında dışarda kiralık gelmiş sandalyelerde evlerin gölgesinde otururken, Cumali abilerinin karısının öldüğünü duyan Partinin ilçe yöneticileri bir ay önce milletvekili seçilen eski büyükelçi ile birlikte taziye için geldiler.

*

Cumali Enişteme haber verilirken, gelenlere hoşgeldiniz diyenlerdendim. Cumali Eniştemin kulakları çok uzun yıllardır iyi duymuyordu, Duymasına yardımcı olmak için cihaz kullanıyordu. Kullandığı cihazın pili bitmiş, cenaze nedeniyle de birilerini gönderip aldırmak mümkün olmamışken gelmişti, parti heyeti ve eski büyükelçi, yeni milletvekili.

Cumali Eniştem gelenleri haber alınca geldi ve gelenlere "hoş geldiniz" dedi, başsağlığı dileklerine, "Sağolun, dostlar sağolsun..." dedikten sonra, yeni seçilen milletvekiline dönüp konuşmaya başladı..."Beyefendi sizlerde hiç insaf yok mu? Hiç bu emekliler nasıl geçiniyor diye düşünmüyor musunuz? Hiç vicdanınız sızlamıyor mu?.."

Taziye için geldikleri yerde, duyduğu sözler karşısında eski büyükelçi -yeni milletvekili şaşkınlıkla bakakalmıştı. Partililer, kulaklığı olmayan Cumali Enişteme, "Cumali abi, milletvekili bizim Partiden...muhalefet milletvekili..."gibi sözler ettiler ama Cumali Eniştem, iktidar-muhalefet demeden Meclistekilerin kendilerine gelince en yüksek artışı yapıp, halkı, emeklileri düşünmediklerini söylemeye devam etti. Milletvekili, "Haklısınız ama bu sözlerin muhatabı iktidar..." gibi sözler söyledi. Cumali Eniştem belki iyi duymadığından söylenmeye devam etti. Partililer ve milletvekili, geldiklerine pişman olmuş gibiydiler. Çayları biter bitmez kalktılar...

*

Teyzemin ani ölümü Cumali Eniştemi derinden yaralamıştı. Tek başına kaldığı evinde duramaz oldu. Oğluna, kızlarına gitse bile daralıyordu. Teyzemin mezarına sık gitmek için Ceyhan'a taşındı. Mezarlığa sık sık gitmeye başladı. Çok sürmedi, teyzemin ölümünden bir, birbuçuk yıl sonra evinde tek başınayken öldü...

Cumali eniştem bu ülkedeki milyonlarca dürüst, emekçi, herkese saygılı, çalışkan, üretken insanlardan biri olarak kalplerimizde, sohbetlerimizde yaşamaya devam ediyor. Özlüyorum....


içindekiler    üst    geri    ileri   




 38