İpek mendildin dane dane
Yusuf’a urgan, örülmüş gözyaşıyla…
Kaç ömrün bahçesine güvercin dalı
gökyüzü ırmağı, okyanus kenti
Gülüşün… Ah o, özlemin yorulmaz kanadı
Kim en çok neyi?
Onun dili…
Halatlar boynuma dolandıkça… Seni…
Bedenler toprağı öptükçe… Seni…
Çocukların arzusundan gece üşüyor. Gecenin teninde Seni…
Dünya ağlıyor meyhanelerde, arabesk
bir şarkıya kaptırmış kendini… Duyunca Seni
Yıldız kayıyor gökyüzünde… Görünce…
Sözlüğümsün… Yazım kılavuzum…
Tren yolunu sildim, asfaltı da… Kozalakları,
naneleri –bitmişler dere kenarında–, yaz yağmurlarını,
ışıltılarını kış güneşinin