ÖYKÜ

Hatice Çakı  







KARA GÖL


Kara Göl, en yüksekten bakıldığında kum saatine benzer. Yarısı akan kısmı; yarısı akanı bekleyen…

Cennet Kuşu, bu ormanda en iyi kavak ağacını tanır çünkü onun dallarından başka dala konmamıştır. Kavak ağacının günbegün yıpranan dallarını en iyi o bilir. En erken sararan yapraklarını tanır. Sazlıkların arasından yayılan kurbağa korosunu bu kavak ağacının en tepesinden dinler. Gölün durgun suyunu izler, rüzgârın uğultusuna karışır, rengârenk çiçekleri koklar.

Gölün etrafında sıralı çeşit çeşit ağaçlar vardır. Sayıca üstün olanlar çam ağaçlarıdır, sonra ahlat ağaçlarını görürsünüz ve en sonunda Cennet Kuşu’nun konduğu yalnız kalan tek bir kavak ağacını görürsünüz.

Cennet Kuşunun gözü kamaştı bir gün, Tüfekçi Kuşunu görünce. Kavak ağacının tepesinde saatlerce söyleştiler. Zamanla sanki sesleri, görüntüleri, bakışları ve duruşları birbirine karıştı. Kurbağa korosunu bastıran sesleri bütün ovayı inletti. Ormandaki herkes bu ikiliye odaklandı bir zaman. Sonra bir gün çevrelerine yaydıkları mutluluk tınıları yavaş yavaş değil, birdenbire kesiliverdi.

Tüfekçi Kuşu, yeni yolculuklara çıkma isteğiyle bir gün kavak ağacına tünemez oldu. Yolculuk riskli miydi? Evet, ama içindeki ses, korkudan daha baskındı. Bütün riskleri göze alarak yeni yollara saptı.

Cennet Kuşu, günlerce bekledi. Ona, bulunduğu yeri terk etmemesi salık verilmişti. Başka yerlere, bilinmezlere gitmek tehlikeliydi ve korkutucuydu, her şey olabilirdi. Var olanı korumak onun birincil göreviydi. Günlerce düşündü, yaşadıklarına anlam veremeyerek ve en sonunda içine gömüldü. Günler sonra aynı dala konan Tüfekçi Kuşunu gördü. Bu gelişin arkasında, bıraktığı şeyin akıbetini merak eden bir bakış vardı. Çünkü Tüfekçi Kuşu, var gücüyle saldırıya geçmişti.Tüfekçi Kuşuna göre Cennet Kuşu, bıraktığı yerde duruyordu hiçbir yere kıpırdamamıştı. Kendisi, yolculuklara çıkmış yeni arkadaşlıklar edinmiş, farklı ağaçlarda uyumuş, denizin mavisinin üstünden uçmuştu. Buna rağmen Cennet Kuşu’nun içindeki enerji yoksunluğu dışına yansımış ve güzelim tüylerinin rengi bile solmuştu. Tüfekçi Kuşu sordu “ Sen de yeni yollar denemek istemez miydin?” Cennet Kuşu bu sorunun son olduğunu anlayarak ona hikâyesini anlatmaya başladı.

Bundan çok uzun yıllar önce, bu gölün etrafı hep kavak ağaçlarıyla doluymuş. Alabildiğine bütün ağaçlar mutlu mesut yaşarlarmış. İnsanlar gelmiş sonra ve tek tek bütün kavak ağaçlarını tek bir darbeyle yere sermişler. Bütün gün kavak ağaçlarını devirmekten yorgun düşmüşler. Tam kesecekleri tek bir kavak ağacı kaldığında garip bir olay olmuş. Ormandaki bütün ağaçlar bu kavak ağacının dallarına, gövdesine yapışarak, var güçleriyle bağırmaya başlamışlar. Ağaçları kesen insanlar, yorulduklarından mı yoksa kuşlara mı yoksa ağaca acıdıkları için mi bilinmez, bu kavak ağacını kesmemişler. Sonraki günlerde, kesilen kavak ağaçlarının yerlerine çam ağaçları dikilmiş. Böylece artık çoğunluk çam ağaçlarında olmuş. Bütün çam ağaçlarının ortasında tek olan kavak ağacı da içlerinden en yaşlı olanıymış. Çam ağaçları büyüdükçe ve çoğunluğun kendilerinde olduğunu anladıkça, kavak ağacının görüntüsünü eleştirmeye başlamışlar. Öyle ya görüntüyü bozuyormuş. Çam ağaçları birleşmiş ve “üstünde bir kuş olmadığı gün, biz sana yapacağımızı biliriz” diye korkutmuşlar. Benim ailem yıllarca bu kavak ağacına olan saygısını göstermiş ve onu çam ağaçlarının hışmından korumuşlar. Kavak ağacını bütün kuşlar korumuş, şimdi de bizim onu korumamız gerek diye atalarımız genlerimize işlemiş bunu. Benim bu ağacı terk etmem söz konusu değil. Bu nedenle sana yolculuklarında keyifli zamanlar yaşamanı dilerim. Seninle gelemem, gidemeyeceğim yerlerin de hayalini boşu boşuna kurmak istemem. Sen beni düşünme, ben iyiyim ve daha iyi olacağım. Seni tanıdığım için mutluyum. Cennet Kuşu, hadi git ve yaşadıklarını, gördüklerini anlatmak için gelebilirsin dedi. Tüfekçi, böylece gidip gelmeyi alışkanlık haline getirmişti. Her döndüğünde farklı bir şey bulmayı umuyordu ama bulamayınca daha büyük kızgınlıkla gidiyordu.

Cennet Kuşu, devam edebileceğini sanıyor ama en sonunda kızgın bir nöbet geçiriyor ve günlerce susuyordu. Ta ki onun geleceği güne kadar.Cennet Kuşu “Karanlık mı yoksa aydınlık mı daha erken yayılır?” diye sordu. Bu sırada Tüfekçi yola koyulmuştu ve içinden ”aydınlık” diye cevapladı. Cennet Kuşu ise karanlığı düşünüyordu.

Tüfekçi Kuşu bir çam ağacının üstüne kondu ve onunla konuşabileceğini düşündü. Tek istediği, Cennet Kuşu’nu kurtarmaktı, belki de yalvarabilirdi ya da kuşların dallarına akın etmesini sağlayabilirdi. Çam ağacı “Neyin peşinde olduğunu biliyorum ama cevaplarını ancak Puhu Kuşundan alabilirsin dedi. O, ormanda her şeyi bilen ve her şeyi görendir.”

Tüfekçi Kuşu, dik bir yamaca doğru uçarak Puhu Kuşunun peşine düştü. Onu bulduğunda, sırtının kendisine dönük olduğunu gördü. Siyah-kahverengi sırtının heybetine bakakaldı. Puhu Kuşu birden kafasını kendisine doğru çevirince, koca gözleriyle karşılaştı ve korktu. Kocaman gözlerinin turuncusunda saklı siyahlıkta derine bakan bir anlayış vardı. O, daha gelmeden geliş nedenini biliyor gibiydi. Puhu Kuşu “Senin gelme ihtimalini uzun zamandır düşünüyordum. Ormandaki ağaçlar, sizinle ilgili konuşuyorlar ve hikâyenizin alışıldık bir sonla bitmesini ve senin gidip bir daha dönmeme ihtimalini düşündüm. Sonra ağaçlar senin yeniden gelişinden konuşmaya başladılar. Beni bulacağını anladım sonra. Benim de genlerimle taşıdığım şeyler vardır; acılar, yalnızlıklar, korkular. Örneğin tepede yıllar önce yakılan bir ağaç ailesini görmüştüm. Her şey bittiğinde sağ kalan koca ağacın gövdesinde bir oyuk açıldı ve oyuktan gece gündüz sular fışkırdı. Biz ağacın ağladığını düşündük, bu bir tepkiydi. Kimi ağacın efsunlu olduğunu söyledi. Yüzyıllardır süre gelen alışkanlıklar, efsaneler, hikâyeler vardır. Tek şey bunları yıkabilir; aydınlıktan çıkan kararlılık. Artık gerçek ile hayal birbirine karıştı, herkes kendi anlamlarını büyüttü. Sen neye inanmak istiyorsan o olursun”

Tüfekçi Kuşu, anladıklarını anlatmak için yüksek bir hızla doğruca Cennet Kuşu’nun yanına uçtu.





dizin
    üst    geri    ileri  


 



 20 

 SÜJE  /  otuz beşinci sayı