Uzanın seyr_û şafaklarımıza
kavın kabzasında
ediplenmiş unutulmuş
eski söz…
Acı nasır ağaran insan teli
yokluk
Hazal gelin murdar
beyazı az
mavi yontu
ahşap ruhlara batan kızıl
gündelikçi har günü
bir ba(har) günü
ağlama duvarlarını yıkayalım
malamat gözlerin kinayesi
edip söz
sus!...
Kendi kerteriz sularında
yolunu kaybeder
davûdi esmer ezgiye
yön verir her gece
fener uzak görüşünü kaybeder
gözün merceği kırılır
yelken yol alır dirence
rüzgarı az
ağrı tutmuş
karartma pencerede
ar çiçeği sureti
çatırdayan ses
garip garipçil bir tragedya
uğuldar bekçi düdüğü
tis sus!...
gitmelerin sorgu yongaları
hiçbir kitap
bu gediklerin cevabı değil
matbuat
yasak mut söylemli
çocukları yazar
ziyan candır onlar
mahmurlukları
tebessümleri
sattıkları mendillerin içinde saklı