ŞİİR

Berivan Kaya   







Sürgün Gülüş ve Deniz…


I

acıya kök salmalı
büyük bir gövde birikebilir çünkü tırnak dibinde kalbimiz için
çocuk cıvıltıları her yerde duyulur
devrilmiş kapılar önünde
yakılmış topraklar safında insan damar damar kıpırdanır
kadınlar küller ve yıkıntılar arasında kurarken yeniden ocaklarını
gökyüzünde martılar hatırladıkları denizlere uçarlar
Su ve Ateş'in buluşmasıyla büyük şenliklere çekilir
duvarsız avlular
ölüm kovulmuştur
bir başına yokluktur artık tüm nefesler

zaferlerimize inanmaz tırnağı söken çürüntü!
geçici tanır onları
ölüm geldiğinde asla diye bağırmak, itmek duvarları
sıkışmış, daracık bir aralıktan tutmak düşleri
gülünçtür bir hayli, hücresinde katlarken itinayla biricik erincini

o yüzden hiç ölmüyordu
karartıyordu Yıldız’ı
gecesinde göreni


II

vebanın kalıntıları var kalplerimizde ataksız geçim derdinde
sürgünü içeride
"ben bir toplum dışıyım
yemeğimi her gün batımında aynı köşede yiyorum
uyumam için çan çalıyor
leğen duruyor arınmak için bir tek, hep aynı durgun suyu koyuyorum
                               dışarıdaki sağanak hücremin duvarlarını oyarken korkumdan
derinlerime büzülüp devrik kalemlerin gölgesinde okuyorum kitaplarımı"

alışık olunmayan bir şey
                              çarpıyor arka duvarlarına sürgünlüğünün
rüzgar savurup duruyor onu mazgaldan içeri
şebboy renkleri sanki bu uçuşan
usulca yanaklarını basan; çok uzakta sürse bile boy atışları...
fısıltısı içinde bir gülüş daha
                              dalış gibi uyluk karanlığına
şimdi berrak, çılgın bir suyu taşırıyor leğende gövermekle
erişimini köpürtmekte deniz hayretle
içtiğin kana kana yalnızca uzaklarıdır gövdenin
gözesi uyluğunda patlıyor! bilirsin...


III

devam ediyoruz biz devam
kendi işiyle uğraşanlar içindir diz çöküş
ve mezar kazıcıları içindir bu kirli düş
devam ediyoruz devam yağmuru terletmeyi seviyoruz
göl nilüferleri gibi suyun yalnızlığında gürleşiyoruz
yüklü şafaklarıyla dönecek iklimlerin bir'den bin patlaması için
                                                                                   devam ediyoruz
durduk yerde değil
bağdaş kurup bir başakta
kimileyin bir ay büyümesiyle
toprak altındaki sayısız kımıltıya çırılçıplak abanarak
kavıyla boy ölçüşerek yılanın
dalga kıvrımıyla uzandım içimden geçen denize
suyun kabarışını hayal ettim
yoğunu bilmesem birliği bilemem
kirpiğinde tattığım erken tuz
yanağındaki yosun kokusu
şimdilik...
şimdilik işte kafi...

                                           
dizin    üst    geri    ileri  

 



  6  

 SÜJE  /  Berivan Kaya  /  yirmi beş ocak iki bin on yedi  / 20