ŞİİR

Perihan Yakar   





 

Sevgilim


Sevgilim, ben şimdi dünya köyünün sisli bir tepesinde seni düşünmekteyim.

Yanımda yorgunluktan yarı ölü bir umut.
içimde kar, kış, bora.

Çocukluğum geliyor bayramlarında şiir okuduğumuz boş meydanlara.
Minik ellerimizde kocaman bagetlerle, alkış kıyamet
yeri göğü inleten trampet seslerimiz.

- Gül diker gözlerime göründükçe ağlatan 'ben olacağım' çekişmelerimiz.

Tarihinden söz ettim bu sabah kedilere.
Parlayan talihinden.. Talihsizliğinden;
Güzündüren sayfa sayfa.

Hani sığınak diye,
Hani en korunaksız yerde, anlarda bile
Hani, en korunaklı yerdir orası, diye
Bir anne yastığıyla, bir baba paltosuna güvenle işlediğin kitabın var ya; devasa

Lime, lime, yerlerde.

Kurumlu ayaklarla
yağlı toz zerreleri dadanmış tabiriyle, tasvir, tesis, tavsiyesine.

Seni bana getiren yolun aydınlığıyla oynamış kötü bir el.

Sular duruluğunu yitirdi yitirecek.

Yemek pişmiyor evde eskisi kadar.
Tadı yok sensiz leziz bin bir çeşit lezzetin.

Parlamıyor sen varken parladığı gibi arap sabunu ile yıkanan bulaşıklar.

Yaptığım şey hiç değil
Hiç değil yaptığım şey
Rüzgarların soluksuz kaldığı bu tepede, bu tepede sevgilim, bir seni düşünerek
ölü şairlerden rüzgar alarak esmek

Ben estim, kalk ...

Bana cesedin değil, nefesin lazım,
sevgilim.
Hayatlandır beni hayat öpücüğünle.
Güvercinler dadansın, Martı Jonhatan'lar, altın terazisiyle
Huma kuşu konsun duraksız sevişmemize.


dizin    üst    geri    ileri  

 



 25 

 SÜJE  /  Perihan Yakar  /  yirmi beş ocak iki bin on yedi    / 20