bir dağ başı masalıydın sen
medcezirlerden
yorgun mor düşlere akan
gel dediğim köhne kuyulara gelmeliydin sen
ölümsüz gülmelerin ardılı günlerde
saklamalıydın kendini
babil e düşen yorgun yağmurlar gibi
oysa şimdi kendinsin artık kendinsiz
ekvatora kurulan bir çarmıhın gölgesinde
kendini bekliyorsun çaresiz
ve ihtimallerin yokluğa yaklaştığı gecelerde
ağlıyorsun düşleri yanmış bir manastır olup
sonra arkana bakmadan çekip gidiyorsun
o sonsuza uzanan buzdağları gibi
geriye kalan neydi ki
elmasların çizdiği zamanlarda saklı
tarih öncesi senlerse nerde şimdi
nerde onlar
sende mi yoksa bende mi
hangi sözlerde saklı
gelip geçmiş tenha hayatlar gibi