ŞİİR

Josef Kılçıksız  





 

kuşlara yem ver


dilenme, eskimez zaman;
uzun bir dün’ün durgunluğuna düş
ve sudaki halkalar gibi büyü…
suyun belleğine mahkum,
üşüyen bir çakıl taşıyım…
içinde bilmem kaç nehir yatak değiştirirken,
girdabın tahmin edilmedik dönemeçlerine savrul;
ömrüme doğru savrul içinden…

nedenleri ve mesafeleri sor;
uzağı zihnin üşümesine say…
rüzgarın seslerine sarılmış,
güze bakan ağacın turuncusuna dokun;
unutma,
attığın okun saplandığı yerdir sevmek;
oysa oraya gittiğini yalanlıyor yollar…

geçmiş an‘ın kabaran dalgaları içinde,
aklın yasakladığı yere götür beni,
guernica’daki çingene atı anlat;
volga’nın aktığı geceye götür,
doruğundaki köpükle aklandıktan sonra
parlayan botların etrafında çırpınan kekeme sessizliği çöz…

unutmamanın yasak olduğu yerdeyim,
hatırladığım şeyler söyleme bana…
yıldızlar eksik, gök hasarlı;
kayan her yıldızda kendimden bir şeyler buldum;
alnıma kazılı yazıyı külle ovdum;
herkes bende kalanı yanık sanır;
gölgeni küfle ovdum
bulutun kuytusunda tüllendi nem…

kuşlar yuva yapmalı her şeye rağmen
onlara yem ver
yem…


Fransa, 2016


dizin    üst    geri    ileri  





 12 

 SÜJE  /  Josef Kılçıksız  /  yirmi beş ocak iki bin on yedi  / 20