Sizlere, hayranlığın suç ortakları diye kim söylüyor? Sizler ki birer
gürültüden, sesleri kesilen çanlardan, ya da bakımsız koruluktaki garip
kuş seslerinden başka bir şey değilsiniz; ya da açılan bir pencerenin,
dışarıya, ağaran gün ışığına fırlattığı parıltısınız; ya da yükseklerden
inen çağlayanlarsınız, havasınız, ya da bakışlarsınız. Yoldan geçenlerin
rastgele attıkları bakışlardan, pencere önünde dikiş diken kadınların
yukarıya kaldırdıkları bakışlardan, arka ayakları üzerinde oturup da
dolunayı görmek için güçlük çeken köpeklerin aşağıya, anlam bakımından
öğrencilerin kime benzeyen bakışlarına varıncaya değin hep sizsiniz.
Küçümsenecek günlük hayatın içinden, büyüklük çıkarabilmek için bu ne
sözleşmeler. En hoş görülü alın yazılarını, binde bir bile kaydıramayan
umursamayacak olaylar- -bakın, bunlar işaret ediyorlar, göksel satırlar
da üzerlerine basarak sonsuzluğa yürüyor.
Şair, ödevlerinin sınırsız olduğunu anladıkça, en büyük olana
bağlanacaktır. Bu en büyük de, onu nerede bulursa bulsun, kendinde,
istediği gibi, ya hayranlık uyandıracak, ya da onu alçak gönüllü
yapacaktır. Ama, yüreğinde, başkaldırmak için verilecek olan işareti, ne
yaptığını bilmeyen bir haberci, gönüllü olarak verecektir.
_____________
Kaynak :Rainer Maria Rilke / Genç Bir Şaire Mektuplar
/ Çeviren : Melâhat Özgü / Remzi Kitabevi Yayınları, İstanbul 1963