Mustafa Yavaş   

  'METİN ŞİİR' 







TİPİK BİR BIÇAKSIRTI

Saatın gece on iki olduğunu varsayıyorum. Ve kendimi bir hayta… gece serserisi.

Bir ömür ışığa el süremeyecek kadar yaşlıyım. Dilimin tökezlemesi aklımın tökezleyen işleyişine aynadır. Ve gün geçtikçe artan platonik ibnelerin elde ettikleri rahatlığın kökü midemi bulandırmalı.

Ama hadım oldum. Ben de düştüm o büyük tuzağa.

Hadım oldum!

Beklemek mi nedir, bir şeyler var ölüme ayna.

Konuk olmak ya da ağırlamak, ağırıma giden şeyler.

Bakın, mekân sahiplenildi mi üzülürüm. Sahipli olan her şey beni üzer. Mesela şu kadın, kocası ya da her kimse işte onun sevgisel, bilmemnesel boyunduruğundaki şu kadının durumu üzüyor beni. Sahipli olan her şey beni üzer. Sahip olunan şeye bir çoban köpeği gerekli. Yâni her sahip en azından bir köpektir.

Başta canımın en sevdiği köpek olan ben daha da ileri giderek evimin, ayakkaplarımın, saatımın, çaydanlığımın, … ardı mı kesilir. Ben kendimi kandırmayıp söylüyorum: Bizim işimiz eşyanın köpekliği. Çok maddî köpekleriz, arada kuduran. Ve geceleri hadımlığı bir yana bırakıp avazlarla haykıran, soysuzlaşan, kedileşen köpek… Kim istemezdi ki saygın bir taş olmayı. Bir olun da görün köpeklerinizi.

Hiçbir kâlp egemen bir sevinç büyütemez ve yaşatamaz. Ben on kere Bacon’luk yapabilirim. Ama benden yâr olmaz tarihe. O kadar alçalmakla olur mâlolmak tarihe.

Tüm cinsel istencimi bir taşa yöneltiyorum. Köpeği olduğum için.

Gerçekte bir köpek olduğumu inkârdan gelirsem, korkarım aklım da beni inkâr edecek. İçim rahat.

En altın saatımın nikelajını söküyorum: Benden bu kadar!

Ondan hoşlanıyorum, o da benden.

Aklım lânet okuyor: Git işe taşa! Helâl olsun aklıma! Taşa işeyim daha iyi. Çünkü her şey, gerçekte bir bel ağrısı olan ve bedelinin ‘sahip’ olmakla ödenmesi istenen bir şeyden daha iyidir.

Yüzümü adâlete döndüm. Şimdilerde adâletin kılıcı lazerle bileyli.

Unutmayalım, bizler demirin refahı için varız, yoksa yokuz.

Saatın gece on iki olduğunu varsayıyorum.


                                                                      -  Çoook Eskilerden / DİPTEPE (Tepenin Dibi)   -



 

 ͠    ͠    ͠    ͠



GÖRENİN SANDIĞI


Biz öyle bir acımasızız ki gören de erdemli sanır.

Ve su ister.

Veririz.

Ayaklarını bile sileriz.

Oysa o bir şeyin farkında değil: Ne var ki tüm yaptıklarımız olağan.

Farkında olmadığı asıl şeyse, taş olacağı.

Ve tüm bıçaklar onun sırtını kanatmak için sıraya girecekler.

İyi ki bilmiyor bunu.

Yoksa suskun bir canavar olabilir ve bizler onu fark etmeyebilirdik.


                                                                         -  Çoook Eskilerden / DİPTEPE (Tepenin Dibi)   -

dizin    üst    geri    ileri  



 

 

 SÜJE  /  Mustafa Yavaş   /  sekiz ocak iki bin on dört      3