"çayçeen var mı" diye bağırırdı adam
yine böyle bağırdığı bir anda güldüydük hep birlikte
dalgalıydı da o gün
yağmur görmüştü azıcık
böyle kıvrılmışlardı
ben işte öylesi bir günü ilk kez gördüm
sonra sordum kendime gelerek
bir boşluk var mıdır yaşamda varsa işte ben
ben diyorum çünkü bensiz bir ben olmadı hiç bir zaman
bir şeyler olup duruyor sanki
sonra yıktılar orayı
"çayçeen" diyen kalmadı
ama o kadar insan var aynı şeyi duymuş olan
hiç mi biri benim seslenmeme
"aaa o çaycı gibi söylüyorsun" demez
ya da aynı oyunu sürdürmeyiz aramızda
sen nesin ya
ya da neden böyle günlerdir bir aşağı bir yukarı
hiç mi tatmadık yapay, aldanmasız bir düşü
oysa ne kadar da aldırışsızız birbirimize
ki bu en baştan bir çıngırak besliyor
gidip geliyoruz, gidip dönemeden
ve senden yapılmış bardaklardan tadıyorum her şeyi
oysa ki sen bir resim bile değilken düşünü kuruyorum her şeyden
bir üzüm salkımının sonbahara girişi gibi
ne de çok vermiştir kendinden, kendini bile bilmezken üstelik
ya da yağmurla demlenirsin durup dururken,
durup dururken durmuyor hiç bir şey
duvarlar, bardaklar ve sen