Kendilerini seyredenlerle ilgili iyi gösteren aynalar. En güzel aşk
şiirlerini yazanlar âşıklar değildir, onlar yazdıkları zaman da kendi
sorumlu aşklarını katmazlardı şiirlerine. Gene de bütün bu söylenmiş,
uydurulmuş sözlerin yansıması onlar üzerindedir, silinip çıkmaz artık. Bu
yansımaya dayanmak ve kesinlikle, boyuna kullanılabilir olmak, yansıtmak ve
görmek düşer onlara, sonrasızlığın niteliği.
IV
Ozanın işlevi düşünüler, nesneler, duygular ve eylem düzenleyicinin işlevine
dönüşecek.
V
Deniyor ki dünyayı bilimsel olarak incelemek için sözcüklerden ve
ilişkilerden yola çıkmak hakkımız değil görevimizdir. Şunu da eklemek
gerekir ki bu görev yaşama görevidir ayrıca, ama kendilerinde ölümlerini
taşıyan ve artık duvarlara, boşluklara dönüşenlerin yolunca değil, evrenle,
devineduran, oluşagelen evrenle birleşerek yaşama görevi.
VI
Özü dile getirmek için az sözcük gerekir bize; bunu gerçekleştirebilmek
içinse bütün sözcükler gerekir.
VII
Ozan görünebildiğince görür. Bunun tersi de geçerli. Bir gün her insan
ozanın gördüğünü gösterecek. Düşselliğin sonu.
VIII
Görmek anlamaktır, yargılamak, bozup değiştirmek, unutmak ya da
unutulmaktır, var olmak ya da yok olmak.
IX
Şiir ancak karşılığını gördüğü andan başlayarak ten ve kan olacaktır. Bu
karşılıklılık insanlar arasındaki eşitliğin işlevidir bütünüyle. Ve bu
eşitlik hâlâ zayıf kavramlarla tanıyabildiğimiz bir yüksekliğe taşıyacaktır
mutluluğu.
Olanak dışı değil o büyük mutluluk.
X
Beğendiğini imzala ancak.
XI
Büyük yayılmalar gösterir gece. Usavurmanın bir "değeri" yoktur bundan
yararlanmıyorsa. İyi anlarında bu yayılmalardan kurtulur. Şiir bunları
eritir. Aydınlıkların sanatıdır. o.
XII
Bir sözcük oyunu değil. Her şey karşılaştırılabilir her şeyle, her şey
yankısını, nedenini, benzeyişini, karşıtlığını, oluşumunu bulur her yerde.
Sonsuzluktur bu oluşma.