Üstümde, ufka doğru savrulan pamuksu şekiller,
eksilen, çoğalan
belli belirsiz çizgiler,
onun için bir çözülüş öyküsü bu,
ama az ötede de başlayacak,
yeni bir toparlanış.
şafak vakti, şimdi aynı göğe bakmakta gözlerim,
değişmedi ki yerde olanın yazgısı,
tarlalar dolusu insan,
bir arada iken hep uyumla işlemekte, onca et, onca kemik,
patiskadan urbalar içinde,
nasır tutmuş eller,
orak sallarken şıpır şıpır terlemiş vücutlar,
güneş için kıvrımlanmış alın çizgileriyle,
hep o aynı insan,
bir iz bırakmak istercesine geride,
karasabanla tarlaların karnını eşmekte.