ŞİİR

Hıdır Mutluer  





 

kırılma


artık itiraf edebilirim
sizden saklı tüm kuytularda
bütün sinemi rüzgârla doldurdum

sabrı yok bir inatla kırılayım istedim çünkü hep o dal gibi
insan ki kırılmayı önce bir daldan öğrenir
önce bir dalın hüznü düşer gözlerine
kırıla kırıla ağaç olmak nasıldır bunu öğrenir

en güçlü ayaz nerde olur
en kuvvetli rüzgar nerde eser diye çok gezdim
ne karlı bir dağ yağmacı ne bir uçurum başı
ne de dalgakıransız bir deniz kenarı
nerede bir filizkıran kopsa ben hep oradaydım

çünkü istedim benimle son bulsun durmadan
kanadından tüy eksilten bu mevsimsiz göç
bir göğü olsun kuşların dedim, her yorulduğunda
gelip konabileceği bir ağacı
kanımla silsin dedim doğu tenindeki barut yanığını
mayısın boynundaki ip kopsun, etindeki kerpeten kırılsın istedim
bu yalnızlık müstahak diye haykıran sokak
yeniden kucaklasın dedim o solgun çocukları
ve gülsün istedim yeniden bir kent
son bulsun evlerin evlere uzaklığı

çünkü hep bir boşlukla anılıyor insan
insanın dolduramadığı her boşluğu
dilsiz bir cümle dolduruyor, gördüm


kırılsın veya kopsun diye
ince bir dal gibi uzatıp durduğum boynuma
ah ne bir ip ne bir giyotin
her defasında bir kuş gelip kondu

boynumdaki bu kuşla şimdi ve bu karakışla
yine de dal diyeceğim ısrar ve inatla
çünkü dal bir ağacın en uzun cümlesidir
ve yağmurlu bir şiire uzar durmadan başı
bilin istedim


içindekiler   
üst    geri    ileri   




  9