tiz bir baykuş çığlığı
dur durak bilmeyen fırtınada eğilip bükülürken dallar,
gecede ...
ve paltosuna bürünmüş adam
aşktan
barınağından yoksun,
üşümüşken ...
bakışlar kollamada
yuvaya uçan
kuşlar gibi,
o da sıcaklığına dalıp gidiverse
gece,
ama hep gece,
ışığından yoksun
kimi günler gibi
zifiri bir karanlık ,
baykuş çığlığına koşan
farelere döndük şimdi
öylece alık, şaşkınca,
iğrenç bir ıslanmışlık
içinde ...
sükunet ise adı,
kendi üzerine katlanırken
sessizlik,
sonra kelimeler,
tüm o heceler,
ve sonrasında da harfler ...
tükenir mi hiç rüzgar şiddeti
kırılası dallar
bir boşluğu kavramaya çabalarken,
tozlar toza
toprak toprağa
durmaksızın savrulurken ...