DİZİ RÖPORTAJ

Semih Özcan   





 

-Beşinci Bölüm-

Ertuğrul Barka
LATİN AMERİKA’NIN DİRENEN DAMARLARI / 5
( SON BÖLÜM )


- Küba'da Sancho Panza Heykeli. -


Her yörenin, her bölgenin kendine özgü bir insan yapısı, yaşayış biçimi, kültürel değerleri vardır. Örneğin, farklı ülkeler de barındırsa ‘Akdenizli’ gerçeği vardır. Ege için de aynı durum geçerli..iki ayrı ülke de olsa kıyılarında ‘Egelilik’ ortak paydadır. Çok sayıda ülke gezmiş olmasına karşın Latin Amerika’nın kendine özgülüğü var mı, varsa neler? Bunu soruyorum Barka’ya…


[ Ertuğrul Barka ]  Lâtin Amerika, toplumsal açıdan oldukça ilginç ve zengin bir yer. Birçok etnik topluluk, dil, inanç, gelenek bir arada. Aymaralar, Quechualar, İnkalar, v.b diğer etnik topluluklar farklılıklar bir aradalar. Her birinin doğaya kattığı farklı farklı kültürler var. Tek tip insan, topluluk, yaşam yok; farklı ve bir aradalar. Çok etkileyici gelenekler, görenekler, törenler… Farklı kültürlerin ve toplulukların barış içinde bir arada yaşıyor olması çok güzel! Güzel olmayan, üzüntü veren yönü ise yoksulluk; çok yoğun bir yoksulluk var. Dinsellikle bu yoksulluk kabul ettiriliyor, baskılanıyor. Ama nereye kadar sürer bu?

Barka her ne değin ortak bir Latin Amerika gerçeği olmadığını belirtse de yoksulluğun, kıtanın en önemli ortak paydası olduğunu belirtmeden geçemiyor.

Küba bu yapının dışına çıkmayı başarabildiyse de -ki yoksulluk en azından eşitsizlik olmasa da orada da gelir kaynaklarının dünya ortalamasının altında kaldığı bir gerçek- Latin Amerika genelinde yoksulluk olanca belirginliğiyle göze çarpıyor. Öyle ki Arjantin’de örneğin, üstelik başkente Kongre binasının hemen çevresine kümelenen evsizlerin, son derece doğal bir görünüm verebiliyorlar.

Yine kıtanın en belirgin özelliği aslında müzik. Bu da yıllardır, yüzyıllardır yaşanan yoksulluğun ve sömürünün sonucu aslında. Ezilen halklar varlıklarını ve seslerini müzikle duyuruyorlar..

Arjantin’de kendine özgü bir tango geleneği olmakla birlikte kıta genelinde merengue, cha cha cha (ça ça ça), bachata, mambo, samba, salsa ve rumbanın izleri görülür. Bunların içinde en hareketli ve sıcak dans figürlerine sahip olanı Küba’da yaygın olan Samba’dır. (Bu hareketliliği ve neşeliliği Küba’nın ezilmişlikten kurtulmuş bir ülke olmasına bağlayabiliriz.) Ve özünde Latin Amerika folklorik değerlerini taşımakla birlikte tüm Amerika kıtasına yayılan cazı da özellikle belirtmek gerekir. Sonuç olarak Latin Amerika’da müzik ve dans yoksulluğun, ezilmişliğin, sömürge oluşun dışa vurumudur. (Caz da özünde ezilen zenci halklarının çığlığı değil midir?) Kıtanın hemen her ülkesinin her köşe başında bir müzik grubu kesinlikle görürsünüz. İşte Latin Amerika’nın ortak paydası da bu.

- - Küba Sokaklarında Bir Müzik Gurubu -

[ Semih Özcan ]  Havana 1982 yılında UNESCO tarafından ‘Dünya Kültür Mirası’ listesine girdi. Havana’yı bu denli önemli kılan ne tür bir kültürel yapısı var? Yerleşimini, tarihi konumunu biraz açar mısın? Bu arada gezdiğin müzeler oldu mu örneğin, neler?

[ Ertuğrul Barka ] Küba’nın birçok kenti koruma altında. Doğası da muhteşem. Baracoa’da, yeryüzündeki canlı çeşitliliğinin yüzde ikisi barınıyor; ağaçları, çiçekleri, kuşları, böcekleriyle… Aleksader von Humboldt Ulusal Parkı buradadır. İşte Havana da toplumsal anlamda, şehircilik anlamında böyle bir yer. Sömürge mimarisinin ilginç örnekleri var. İspanyollar tarafından sömürgeleştirildiği için, Endülüs Emevileri’nin mimari etkilerini görebileceğiniz yapılara da rastlarsınız bu kentte. Ernest Hemingway’in romanlarını yazdığı Ambos Mundos Oteli, şimdi Devrim Müzesi olan Batista’nın Başkanlık Sarayı, Malecon’daki evler… Tüm Havana muhteşem kolonial mimari örnekleriyle bezenmiş. Sovyetler Birliği zamanında yapılmış, şekilsiz, ruhsuz bazı yapılar var. ABD Sermayesi’nin yaptığı Havana Hilton var; açılışından bir ay sonra Küba Devrimi gerçekleşince, Devrim Komuta Merkezi olarak kullanılmış. Şimdi Havana Libre adıyla yine otel olarak işletiliyor. Colon Mezarlığı’nı Havana’da görmeden dönmek, Küba’yı ve Havana’yı görmeden geri dönmektir! Aslı Pelit’in Siempre Havana kitabı elde mutlaka ve mutlaka okuyarak gezilmeli Havana…


**

Latin Amerika deyince And Dağları ve Yağmur Ormanları kuşkusuz öncelikli bir yer tutar.


- And Dağları'nın eteklerinde İnka Uygarlığı -

[ Semih Özcan Peru’da Andar’ın doğusunda ‘yağmur ormanları’ başlıyor. Buralara gitme olanağı buldun mu? Bir de yine burada, And Dağlarının eteklerinde birtakım gezileriniz oldu. Nerelere gittiniz bu bölgede? Oradaki izlenimlerin neler? Sanırım oldukça yüksek rakımlı bölgelere gittiniz?

[ Ertuğrul Barka ]  Andes! Andlar! Görmeden ölseymişim, dünyaya gelmemiş olacakmışım. İnanılmaz etkileyici. Samponya ve Kena tarafından seslendirilen müziklerle gezmeli bu dağları. 6.000 – 6.500 metreler, koko yaprağı çiğnenmeden gezilemez. Daha Bolivya ve Peru’ya girdiğiniz anda sınırda satıcıları sizi bekliyorlar… Perubir rüya ülke! Machi Picchu’yu söylememe gerek var mı? Dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen saklı kent! Yedi tane İnka kenti var ve hepsini gezdim. İnkalar, çok çalışkan ve egemen bir halk. Torunları bugün hâlâ Lâtin Amerika’dalar. İspanyol sömürgeciler çok kıyım yapmışlar. Tupac Amaru en büyük direnişi örgütleyen İnka Şefi. Kadanalara elleri ve ayakları bağlanarak, dört bir yana çekilerek parçalanmak isteniyor. Tupac Amaru o kadar güçlü ki, parçalamayı beceremiyorlar. Sonrasında, tüm ailesini ve yoldaşlarını, gözleri önünde kesip öldürüyorlar. En sonunda da Tupac Amaru’yu dilinden başlayarak, kollarını, ayaklarını ve başını keserek öldürüyorlar. Şimdi o alanda Tupac Amaru’nun heykeli var Cusco kentinde ve karşısında dağlar, İnka kenti… Andlar, Peru’da, Şili’de, Bolivya’da… Her yerde çok etkileyici, büyüleyici!

Andlar’ı, Amazon Ormanları’nı gezdim tabii. Ama bunların bir kıtayı kapladığını da düşünün; bütününü gezmek mümkün değil. Amazon Ormanları’nı Brezilya’da da gezebiliyorsunuz, Arjantin’de de, Peru’da da… Arjantin’de Iguaszu Şelalesini gezin derim. Brezilya tarafına da geçerek seyredebilirsiniz ama, Arjantin tarafından dökülüşünü görebiliyorsunuz. Görün ve inanamayın!

Bu arada, aşılarınızı unutmayın. Ben giderken sekiz aşı oldum. İşime de yaradı. Arjantin’de Tupac Amarular’ın eylemine katıldığımda kafama demir desteği düşürdüler; tetanoz aşım vardı…

[ Semih Özcan ]  Chacaltaya’daki demir madeni şu anda da işletiliyor mu? Çünkü araştırmalarıma göre orası aynı zamanda bir kayak merkezi olarak da kullanılıyormuş. İkisi bir arada sorun olmuyor mu?

[ Ertuğrul Barka ] Chacaltaya, 6000 metre kadar yüksekliği olan bir yer. Sömürgeciler hâlâ demir madenini işletiyorlar. 5.850 metresine kadar çıktım. Fakat bir adım daha atarsam ölebilirim diyerek durdum. İyi ki durmuşum, Brezilyalı meslekdaşımla tanıştım ve ver yolunu Brezilya’ya...


- And Dağları'nın Zirvesinde Demir Madeninin Bulunduğu Yer : Chacaltaya -

Araştırmalar, çalışmalar yapılıyor; sondaj yapılan yerler var hâlâ, görebiliyorsunuz. İnsanı şaşırtan, bir kadın sporcunun olimpiyatlara hazırlık için bu yükseklikte ve yağmur altında koşuyor, antrenman yapıyor olasıydı.

Chacaltaya’da, Potosi gümüş madenlerinde olduğu gibi çok dramlar yaşanmış. Sömürge madenciliği böylesi acımasız!

Kayak merkezleriyle ayrı ayrı bölgelerdeler; madenler ve kayak merkezleri ayrı turların alanlarında. Sorun oluşturmuyor aynı dağlarda olmaları…


[ Semih Özcan Latin Amerika uzun yıllar İspanya sömürgesi olarak yaşadı. Şu anda da bunun izleri, kültürel alanda örneğin sürüyor mu? En azından çoğu ülke hala İspanyolca konuşuyor..

[ Ertuğrul Barka ]  İspanyolların değil sadece, Lâtin Amerika ile Orta Amerika ve Karayibler’de farklı farklı ülkelerin kültürel etkilerini görebiliyorsunuz. Aynı ülkede bile bunu görebiliyorsunuz. Örneğin, Küba’nın Cienfuegos kenti Fransız etkisindedir. Haiti’den Küba’ya sığınan Fransız sömürgeciler nedeniyle. Devrimin başkenti Santiago de Cuba’da da Afrikan etkiyi görürsünüz; yaşamın bütününde ve özellikle müziğinde… Sadece İspanyol kültürel etkisinden söz edilemez yani… Brezilya’da Portekizce konuşuluyor, onun dışında tüm Lâtin Amerika’da İspanyolca…

[ Semih Özcan ‘Tuzdan Restaurant'  fotoğrafı ilgimi çekti? Biraz açar mısın? Neresiydi orası? Özellikleri neler?

[ Ertuğrul Barka ] Uyuni Tuzlukları! Neil Armstrong uzaydan görmüş ve sormuş. Bolivya’da olduğu söylenmiş bu tuzlukların. İnanılır gibi değildi! Hani okyanusun ortasında denizden başka bir şey göremezsiniz, onun gibi; sadece tuz, tuz, tuz…

Yağışlı mevsimlerde suyla örtülüyor. Adacıklar var ve üzerlerinde çeşit çeşit dev kaktüsler. Dakar Rallisi’nin bitiş noktası bu yıl bu tuzluklardaydı. Oteller tuzdan yapılmış ve birer katlıydılar. Çok ilginç; bu sonsuz tuzlukta kiraladığınız dört çeker cipler, yol yok iz yok bu çölde hiç yollarını kaybetmeden gidiyorlar! Şehirlere varıyorsunuz, pazarlara varıyorsunuz, lâmalar… Dünya gençleri oralarda cirit atıyorlar, araştırıyorlar, öğreniyorlar. Bizim gençlerin dünyadan haberleri yok. Ama olsun, onların eğitimlerine ayıracağımız paraları köprüleştiriyoruz, yollaştırıyoruz… Yağma Hasan’ın böreği!

***

Ertuğrul Barka’yla yaptığımız söyleşi burada sona eriyor. Sizlere Latin Amerika’nın günlük yaşamını ve dibindeki ABD emperyalizmine karşın bölge halklarının verdiği yaşam savaşını özetlemeye çalıştık. Son olarak ilgimi çeken bir konuyu özellikle vurgulamak istiyorum. Latin Amerika halkları geçmişlerine ve onları bugünlere getiren kültür değerlerini hala koruyor. Örneğin Cervantes’in Don Qichot’undaki Sancho Panza (Sanço Panço)’nın heykellerini Latin Amerika’nın

birçok yerinde görüyorsunuz. Benzer biçimde sömürgecilere karşı tarihteki ilk başkaldırıyı başlatan Zapata’yı da unutmuyorlar. Hatta Küba’da Emiliano Zapata müzesi var. Daha da önemlisi Arjantin’in ilk sosyalist milletvekilinin heykeli, şu an Arjantin sosyalist bir ülke olmamasına karşın, başkentin tam merkezindeki meydanda başında o bölgeye özgü yayvan şapkası, yanlamasına uzun ve gür bıyıkları ve papyonuyla Kongre Sarayı’na muzip bir edayla bakıyor.



Che’yi söylemeye gerek bile yok. Küba’da zaten adım başı ona rastlıyorsunuz. Ama   sadece   ona da   değil,    Latin Amerika   Allende’yi de,   Neruda’yı da,

Victor Jara’yı da ve en önemlisi Arjantin’deki faşist cuntanın bir gecede yok ettiği dört bin halk savaşçısını sokaklarında, caddelerinde özenle yaşatıyor…


- Röportajın Sonu -    


dizin    üst    geri    ileri  

 



 14 

 SÜJE  /  Ertuğrul Barka - Semih Özcan  /  yirmi sekiz mart iki bin on yedi  / 21