günlerden cumartesi iki dilde seviyorum
yüzüne baktım bir aynaya bakarcasına
topukların iyilikten bozma tanrı ustalığı
senin sesin suyu anlatan bir şeydi
acemi bir taş gibi yardım havayı
-büyüdüm güneşe doğru büyüdüm güneşe doğru-
annemin adını nehirlere benzettim
resimler çizdim parmaklarımın yorumunu okudum
ellerimi düşünüyorum eskiyen ellerimi
mevsimler öpüp öpüp kokluyor anlımı
ayrılığın süslediği yollar geçiyor içimden
bir kuşun gözlerinden dağları geçtim
yürüdüm gökkuşağı ile renkler arasından
avuçlarımda yosun avuçlarımda elma kokusu
ey gül yaprağı kardeş yarası süzülüp geldiğim rüyalar
Ninova’da gördüm binlerce ağız binlerce söz
atların bir mavilik olarak belirdiği yer
işte çocuklar dedim sanki büyüyorlar sanki yaşlılar
artık şımartmayın beni bahçe kapısı hoş kokular
yalnızlık dönüştürüyor seslerimi şimdi
yapraklarıma su yürüdü mumları söndürdüm
geçiyorum akşamın yaslı karanlığından
bana aslını ver dokun canımın yıldızlarına
doğur beni çıplak kadınların ayaklarına