Gazetede okudum: “Çin’de biyoteknoloji ve lojistik alanında faaliyet
gösteren Tiens adlı şirket tam 6400 çalışanını aynı anda Avrupa tatiline
götürdü.(Mayıs-2015)” Ben bu kadarını yapamadım gerçi, ama bir ucundan
tuttum sayılır özel sektörde.
1994 yılında yedi başarılı şube müdürümü Kıbrıs’a götürdüm. Ciro hedefini
tutturan şube müdürlerinin biri hariç hepsi tesadüfen kadındı. Kadın
manyağı bir şube müdürünün hedef cirosunu Kıbrıs’a gelemesin diye ne
kadar yüksek tuttuysam da adam ağzıyla kuş tuttu ve sanki bütün şehri
taşıyarak hedef ciroyu tutturdu. Ne yollar denedim gelmesin diye; Nuh
dedi peygamber demedi. Biliyorum gelecek, neler yapacak neler; belki
uyurgezerim deyip geceleri kör ebe oynayacak! Baktım olacak gibi değil,
sıkı bir istihbarat sonucu bu müdürün nikâhsız evli yaşadığını öğrendim
ve kendisine şirketin antetli kağıdıyla yazdım: "Sehven sizin evli
olduğunuzu Kıbrıs’taki otele bildirmiş bulunduğumuzdan, yanınızda evlilik
cüzdanınızı da getirmenizi rica ederim. İmza: Bölge Müdürü" Zor oldu ama
sonunda korkusuzca Kıbrıs’ta bir hafta şirketi temsilen gezdik diğer şube
müdürleriyle!
Bu haberdeki gibi şirketlerde motivasyon önemli tabii. Yer Adana olunca,
imkânlar ve konsept de başka oluyor. Mutlaka her yıl seminerli ve
sonrasında Allahın emri dansözlü bir eğlence tertip edilip, personel
çılgınca eğlendirilip, sonra matadorlar gibi sahaya salınırdı.
Velakin bir keresinde son anda meydana gelen aksilik yüzünden, Kanatlı At
eğlence tesisinde loş ışık altında finalde sahneye çıkan dansözü ışıklar
yükseldikçe ayırt etmeye başladı gözlerimiz. Anlaştıkları dansöz
hastalanmış -gerçi inanacağımız bir rapor falan yok ortada!- onun yerine
biraz revizyonlu erkek bir dansözle personeli motive etmek zorunda
kaldık! Varsın dansöz erkek olsun, cinsiyet ayrımcılığı yapmamak lazım.
Zaten dansöz dediğin nedir ki? Önemli figürleri yaptıktan sonra ne fark
eder... Emeğe saygı duymak gerekir, sonuçta kargocular da emeğini satıyor
nihayetinde.
Erkek dansöz falan diye burun kıvırmayın: Bir yılbaşında Adana Baraj
Yolu’nda Binbaşılar Restoran’a bir akrabamız bizi yılbaşı eğlencesine
götürdü. İnan olsun o erkek dansözü mumla aradım! Dansöz diye gece on
ikiye beş kala getirip ortaya saldıkları teyzeyi emeklilik ötesi, huzur
evinden kapıp getirmişler sanki. Bir de sanatını icra etmek için yemek
yediğimiz masaların üzerine çıkmaz mı? Hay lanet,s enden binbaşı değil er
bile olmaz restorancı! Masada murdar olan beytiye, Adana kebaba nasıl
hüzünle bakıyorum...
Tamam biz ergenlikten beri Nesrin Topkapı’nın askerleriyiz, yeni yıla
hareketli bereketli girmek isteriz de belediye otobüsüne ücretsiz binen
dansözle de girilen yıldan ne hayır gelir ki? Gelmedi tabii; 5 nisan
1994'de Tansu Çiller hükûmetiyle Türkiye’de ekonomik krize yakalandık.
Ben o gece bu dansözle girilen yıldan bir hayır gelmeyeceğini anlamıştım
ama kimseye bir şey diyemedim, ne de olsa yılbaşı; içime attım. O yıldan
sonra beni ne zaman yılbaşı eğlencesine çağırsalar önce dansözü
araştırıyorum, ne olur ne olmaz!