OTOBİYOGRAFİK ŞİİR

Kıvılcım Vafi  







KISA BİR UZUN HAYAT

                                          < Anlak’a İthaftır >


/ Gerçeklikten Çıkış Kapısı’nda Bir Çocukluk

Mevsimlerin döngü dansını sever her çocuk. Oysa ben hiç ölüme yatak kuran iklimleri sevmedim. Hep yaza yakışırdı düşlerimde kış ve sonbahar.
 
Ey canım ilkbahar!  Ey beklentilerin tarlası, tomurcuklanmaların!...  Fokur fokur kaynayan alı al moru mor kanım, ey!  Delilere şapka çıkarttıran, çiçeği burnunda eski azgın aşklarım, sizlere de ey!
 
Ve sen, ilk gençliğim, katla koy cebine çocukluğundan arta kalanları. Zamanın hengâmesinde buruşsa da onlar, umudunun kapısına dayandığında kötülük ve imha, çıkarıp bağıra çağıra okuyacaksın onurla ve inatla, teslim olan hayata...



/ Gerçekliğe Dönüş Güzergâhı’nda Yetişkin Uğraklar

[Görülen] Kuru şelâle kayalığından dökülen kara bulut.

[Tutulan] Kan lekeli çağın gözdeki izdüşümünde donan ufarak eller.

[Duyulan] Çarparak kapanan bir gece masalı kapısı.

[Hissedilen] Yıldızların gürültülü dökülüşü yatağa.

[Özlenen] Ahşap sandalyelerin yolunu gözlediği konuklar.

[Tadılan] Ayrılık masasının üzerine sinen acı koku.

[Arzulanan] Sönen alevin kor tutkusunu tüten meşe odunu.

[Beklenen] Kozmosun Gülen Yüzü : Nihai   B i r a r a d a l ı k !



/ Yok Oluştan Önceki Gerçeklik


Kırmızı Pabuçlarını şiire bağışlayan Çıplak Ayaklar'a övgüdür viyolonselin başına buyruk görkemi. Hâlâ acemi tutku.

Ve Şiirin Ölü Kızı. İçime çöken güneş tortusu. Pencerede buzlaşan iç çekişli buğu.



/ Sonsuzluk ve Gerçeklik : Yeksan Sırdaşlık

Üşüme ellerim! Mevsimler hep yaza yakışır düşlerimde.

Yaza yakıştım ben de hep, bütün ömrümce. Gözlerim, üşüme!

... Ki, verilmiş sözümdür,  Okyanus Gerçekliği'ne sonuna kadar Bağlılık, çıkarımsız bir tümceyle...


içindekiler    üst    geri    ileri   





 52