KISA ÖYKÜ

Melek Ekim Yıldız  







KISALTILMIŞ HİKÂYELER (28)


HİKÂYE SERİSİ

I.
Hikâye’nin Hayaleti...

Süzülüyor,
bilenmiş tırnaklarını
usulca değdire değdire,
kalp evimizin etine.
Sızıyı görmezden gelmenin olanağını arar gibi yapıyoruz;
bulabildiğimiz tüm " başka "nın içinde.
Epeyce gönülsüz, az da ürkek sesimiz. Mırıldanıyoruz:
Bir zaman güzel'di.
Batma şiddetli. Tırnak eti yırtıyor. Anlıyoruz karşılığını.
Hala güzel'im, diyor belli ki.
Hiç kadar.
Sesi, korkak kalbin gümbürtüsüne karışıyor...


II
Kendini Özleten Hikâye...

Çok özlenmiş bir mevsimin
nazlı göz kapakları gibiydi hikaye.
Kapatıp kendini, grisine tezat parlaklığıyla şaşırtan
bir göğe bakmaya mecbur bırakırdı durmaksızın.
Bekleneceğini bildiği gibi bilirdi,
akıldan hiç çıkmayacağını.
Yanındayım, derdi. Ve hiç olmadım yanında.
Geleceğim, de derdi. Kımıldamadan olduğum yerden. Sen bekle...


III
Hikâyenin Katli…

Yürüyorum.

Attığım her adımla ceplerimden düşüyor bir hikâyenin cesedi. Ne ardımda bıraktığım mezarlığa bakıyorum dönüp; ne de önümde uzanan yolda, parmaklarımın ucunda açılmış sahibini bekleyen boş çukurlara.

Her ölüm yeni bir dirimin doğuşudur, bilirim. Bilir ve gözüm kapalı kıyarım kalbimdeki rahmin taşıdıklarına. Çünkü yürüyorum...


içindekiler    üst    geri    ileri   




 49