ÖYKÜ

Naim Kandemir   







KIYAK

Adam televizyonu kapatıp, elindeki fotoğrafa uzun uzun baktıktan sonra kafasını kaldırıp kitaplığındaki kitaplara dalıp gitti. Gözlerindeki dalgınlığa yüzündeki gülümseme eşlik ediyordu.

Tekrar tekrar fotoğrafı inceleyip; yan taraflarından postitler sarkan kitapların aynılarını kitaplığından alarak, göz ölçümüyle postitlerin sokulduğu sayfaları açıp, o sayfalarda neler yazdığını anlamaya çalışıyordu.

Eşi, üniversiteyi tapulu malı olarak gören yönetici bir profesör tarafından kendi yazdığı kitaplar nedeniyle soruşturmayla tehdit edilmişti. "Komünist kitaplar" denilen kitaplarının acaba nereleri daha komünistti ki oralara postitler sokulmuştu? Adamın merak ettiği buydu.

Demek ki evlilikte sadece seçilen eşle evlenilmiyormuş. Onun kitaplarıyla da evleniliyormuş! İyi günde kötü günde yetmiyor; komünizmde, antifaşizmde, devrimde ve bilumum belada, çilede...

Adam fotoğraftaki kitaplardan birini çantasına koyup evden çıktı. Kargo şubesinde, gönderim ücretini ödeyip; yayıma hazırladığı, cezaevlerinden tünellerle firarları anlatan "Yine Kazacağız, Yine Kaçacağız!" kitabını "bilim" insanı yönetici profesöre gönderdi. Bu kitap için de adamın eşini tehdit etmişti muhterem. Kargo sekreteri uyardı:

"Haftada iki gün cezaevine teslimat yapıyoruz, haberiniz olsun."

Adam televizyondaki haberlerden dolayı emin bir şekilde:

"Sorun değil, çok zamanı olacak orada beyefendinin!"

Kitabı imzalamayı unutmadı. Bu kez kısa yazdı:

"Bu kıyağımı unutmayın!"


26 Temmuz 2016
 

dizin    üst    geri    ileri  

 



 28 

 SÜJE  /  Naim Kandemir  /  yirmi sekiz eylül iki bin on altı   / 18