Sakin bir tutunuştur sevgi. Uzanır bir el. Seni tutar. beni tutar; çeker
kendine, kendi içine.
Aşkını çizer hayatın Turuncu Kız'a kırık elma dalı; üzerinde kalan üç beş
yaprak sadece, bir de daha yaşama renk basmamış bir meyve, ufarak..
/ II
İşkencede rüya kurtuluştur. Beyaz giyinir. Çıkıp dolaşır hücre duvarından
sokaklara.
Yeri göğü sarsar adımlar.
Adımları başka başkadır her gövdenin. Korkunun adı verilen sokaklar
çıkmazdır hep.
En çok o sakaklara girilir ölümün kıyısından geçişte sarsak adımlarla.
Karıncalarla fil yürüyüşü yapar mesela bir ihtiyar, ay altında. Bunar
saat.
Çöker zaman. Simsiyah yayılır kahkaha. Kahır kokar gecenin içi dışı.
Dön bak arkana!
Uzayın ortasında
Çığlık çığlığa dövünüyor bir anne.
/ III
Güneşi ağaca yakıştıran gözü imgelerim ben, O oradayken.
O gelirken,
sıyırırım bulutunu gökyüzünün,
isterim ki uzam çıksın ortaya apaçık, görünsün O'na,
O'nun yüzünde bana.
Kalkarım dünün vahşetinden, çıkarım çırılçıplak donanmış bir ruhla.
Akıtırım sesimi gürül gürül O'nun
içinden.
Kükretirim bir tavşanı mızıkada. Kaçırırım korkuyu. Yapabilirim bunların
hepsini
hiç zorlanmadan. Evet! Yapabilirim, tek hamlede!
/ IV
Uzak yoktur yakın için. Biliyoruz bunu. Çünkü biziz uzaktaki el sallayan
çocukların mutluluk çağı sesleri.
Toprağın hızıdır atlar. Biliyoruz bunu. Çünkü biziz koşan atlarla yan yana
toprağın yeşil hızında akan seyri.
Kalk ve konuş :
- Biz bir katılırsak geceye
sabahın yumuşaklığı
sarılarak uyanacak
Turuncu Kız'a. Bu kesin.
Kalk ve konuş :
- Saygı kokar nefesi
geceden aşkı içenlerin
bu sarılışta
ve her defasında. Bu böyle.