26 yıl önce 10 Temmuz 1992 tarihinde yitirdiğimiz Cevdet Kudret, 86
yıllık hayatının 70 yılını edebiyata adamış, edebiyatımıza ölümsüz
eserler kazandırmış bir yazarımızdır.
Onu "edebiyatımızın ağır işçisi" olarak nitelendirip doğumunun 100.
yılında bu isimli bir armağan kitap hazırlamış olan, değerli öykücü ve
yazarımız Adnan Özyalçıner; kitaba yazdığı önsözde, "...O,
düşüncelerinden ödün vermediği için güç bir yaşam sürdü. Düşüncenin
kalıplaştırılmasına, baskı altına alınmasına karşıydı. Özgür düşüncenin
kitaplar aracılığıyla yaygınlaştırılacağına inanıyordu..." tespitini
yapıyor.
*
Cevdet Kudret, edebiyatın neredeyse bütün dallarında; şiir, öykü, roman,
oyun, deneme, eleştiri, inceleme, araştırma alanlarında eser vermiş,
okullara yönelik ders kitapları yazmış, edebiyat tarihimize eşsiz
katkılarda bulunmuş gerçek bir "edebiyat emekçisidir."
Hukuk Fakültesi mezunu olmasına karşın, uzun yıllar
öğretmenlik yapmış, çeşitli soruşturmalara uğramış, yıldırma amaçlı
olarak 1950'de Demokrat Parti iktidarınca Bitlis'e atanınca istifa
etmiştir. Kısa bir süre avukatlık yapmış, redaktörlük, yayınevi
danışmanlığı ve en son olarak Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi BYYO'nda
öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Emekliliğinde Bodrum'a yerleşmiş ancak
yazın dünyasından ayrı kalmaya dayanamadığı için İstanbul'a dönmüştür.
Cevdet Kudret Solok olan adını, Solok soyadı çok kereler 'başına bela'
getirdiğinden ama kendinden çok kızı Ayşe'nin geleceğini olumsuz
etkilemesin diye Cevdet Kudret olarak değiştirmiştir. CHP'nin tek parti
iktidarı yıllarında 'Solok' soy isminden dolayı soruşturma geçirmiş,
soruşturmayı yapan müfettişlere Ulusal Kurtuluş Savaşında sol cepheyi
savunan komutan adının soruşturma konusu olmasının anlamsızlığını ifade
etmiş ayrıca 'o' harflerinin söylenişindeki güzellik nedeniyle bu ismi
aldığını söylemiştir.
Evinin geçimini sağlamak için lise ders kitapları yazmaya
başlar. 'Cevdet Kudret' ismi sakıncalı olduğu için, eşi İhsan Hanımın
akrabasının ismi olan 'Abdurrahman Nisari' ismiyle yayınlanan örnek
metinlerle dolu kitap çok beğenildiği için Milli Eğitim Bakanlığı
Tebliğler Dergisi aracılığıyla kitabı yardımcı ders kitabı olarak
yayınlar. Tüm ülkede okutulan kitap sayesinde biraz "rahat" geçim
sağlarlar. Ancak bu durum uzun sürmeyecek, lise ders kitabı piyasasını
elinde tutan Mustafa Nihat Özön ve Cevdet Kudret'in liseden sıra
arkadaşı, Yedi Meşaleci arkadaşı, o sıraların Demokrat Parti milletvekili
Vasfi Mahir Kocatürk, Abdurrahman Nisari'nin gerçekte Cevdet Kudret
olduğunu ihbar edecek ve Milli Eğitim Bakanlığı "gereğini" yapacaktır!
Cevdet Kudret'in öyküleri, kendine insanım diyen herkesi sarsacak
öykülerdir. 'Sokak' ismiyle kitaplaşan öykülerini, 'eğlencelik' ve 'ağlancalık'
olarak iki bölüme ayıran Cevdet Kudret'in 'eğlencelik' öykülerinden
dolayı; Aziz Nesin Cevdet Kudret'i gülmece yazarı olarak
nitelendirmektedir. Bize göre, Cevdet Kudret'in 'ağlancalık' başlıklı
öyküleri içinde, dünya 'hüzün' edebiyatının en seçkin örnekleri arasında
yer alabilecek öyküler vardır. Cevdet Kudret'in öyküleri, yalındır,
etkileyicidir, edebiyat tadı vardır, gerçekçidir, yazıldığı dönemlerin ve
hikaye edilen dönemlerin toplumsal sorunlarını ortaya koyan öykülerdir.
Romanları; ' Süleyman'ın Dünyası' üst başlığında toplanmış, sırasıyla;
Sınıf Arkadaşları, Havada Bulut Yok, Karıncayı Tanırsınız isimli
otobiyografik özellikler taşıyan bir üçlemedir. Birinci Dünya Savaşı
yıllarının, acılarını, yokluklarını, yoksulluklarını canlı, inandırıcı
benzersiz portreler ışığında anlatan 'Sınıf Arkadaşları', 1930'lı
yılların sonundaki Kayseri'den inanılmayacak yoksulluk ve insan
manzaralarını belleklere kazıyan, öğretmenlik yıllarının hikayesi olan
'Havada Bulut Yok' ve öğretmenlikten uzaklaştırılmış kişinin işsizlik
günlerinin etkileyici, sarsıcı anlatımı 'Karıncayı Tanırsınız.'..
Cevdet Kudret'in, bütün eserlerinde yalın, akıcı bir dil, etkileyici bir
anlatımı vardır. Dil konusunda çok derin bir bilgi birikimine sahiptir,
bu konuda pek çok denemesi bulunmaktadır. Dilin özleşmesinden,
gelişmesinden yanadır, bu konuda şöyle diyor Cevdet Kudret: "... Dil
denen şey, halkın malıdır. Halk kendi kurduğu dili, zaman içinde istediği
gibi işler, istediği gibi değiştirir. Bunu bilinçli olarak yaptığını
söyleyemesek bile, içgüdüsü ve sağduyusu ile yaptığını yadsıyamayız.
Aydınlara, dilcilere düşen iş, halkın sağduyu ile yaptıklarını inceleyip
bunun kurallarını bulmaktır..." Türk ve Dünya edebiyatını çok iyi bilen,
edebiyat bilgisini araştırma, deneme ve incelemelerinde ortaya koyan,
toplum ve dünya sorunlarını gerçekçi bir bakış açısıyla yansıtan eserler
vermiştir. Türk Edebiyatının önemli kişileri ve eserleri hakkında Tanzimattan 1980'e kadar olan dönemi inceleyen 'Türk Edebiyatında Hikaye
ve Roman' başlıklı üç ciltlik eseri, incelenen yazarlar ve eserleri bütün
yönleriyle inceleyip, değerlendiren önemli bir başvuru kaynağıdır.
Cevdet Kudret eleştirilerinde. kişisel duygularını aşan, gerektiğinde en
sert, acımasız eleştirileri yapan bir edebiyatçıdır.
Cevdet Kudret, aydınlık düşünceli bir yazardı, Ülkemizin gerici
iktidarlar yönetiminde, her gün geriye götürülmesinden büyük üzüntü
duyuyor, aydın, bilim insanı, yazar gibi fikir namusuna sahip olması
gereken insanların içine düştükleri durumu, eğitim üzerine denemelerini
topladığı 'Benim Oğlum Bina Okur' adlı eserinde şöyle yermişti. Yergi
1982 Anayasası ile eğitim sistemimize sokulan YÖK'e yönelik ciddi bir
eleştiriydi:
"Dedim: Adın Nedir? Söyledi : Yök Yök
Dedim Osmanlıca? dedi : dilimdir
Dedim: bu yazarlar? dedi: kulumdur
Dedim: tutuculuk? dedi: yolumdur
Dedim : ya devrimler? söyledi: yok yok"
Nasıl nitelenirse nitelensin O, edebiyatımızın yüzünü ağartan ölümsüz bir
yazardır. Edebiyat tarihimize yaptığı eşsiz katkısı ve eserleriyle
unutulmaması gereken yazarlarımızın başında gelmektedir. Ölümünün 20.
yılında anısına saygıyla, son sözü ona vermek isterim: "... Bugüne kadar
imrendiğim pek çok yazı olmuştur; ama günün birinde Yunus'tan okuduğum
bir şiirin iki dizesi kadar hiçbirine imrenmedim. İnsanlara sonsuz bir
sevgiyle seslenen o iki dizenin altında imzam olmasını ne kadar isterdim : Biz dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsun"