SUNU

Selâhattin Hilâv   







'VERİLMİŞ DÜNYA'YA KARŞI OLAN ŞİİR


Şiirin içinde oluştuğu nesnel şartları yine şiirle ve şiirde aşmak, bir 'kendinin-bilinci'ne ulaşarak, görünmeyeni görünür, bilinmeyeni bilinir kılmak, maddî gelişmenin getireceği köklü değişimleri daha önceden şiirsel gerçeklikte sağlamak kabildir (olanaklıdır). Felsefe gibi şiir de hem içinde bulunduğumuz gerçekliğin yansısı ve sonucu, hem de özgürlüğe doğru atılmış bir adımdır; daha doğrusu, bir adım olmak zorundadır. Şiirsel çaba, insan duygusunun, imgeleminin ve dolaylı olarak düşüncesinin belli sınırlardan kurtulmasını ve özgürleşmesini amaç edinen bir savaş haline her gün biraz daha dönüşmektedir. Şiir insanî olmayanın ve yabancılaşmışın maddî temelini değişime uğratmasa da, bu değişimin manevî şartlarını hazırlar. Çağdaş şiirin, 'verilmiş-dünya'yı yansıtan ya da bu dünya ile birey arasındaki birleşmeyi sağlayan eski şiire karşılık, kişiyi verilmişten koparan, onun ötesine ileten bir serüven, bir keşif, bir yaşama biçimi niteliği taşıması bundan ötürüdür.





_________________

Kaynak :  Türk Edebiyatı, 1967 / Ahmet Oktay'ın "Toplumculuk ve Şiir" yazısında "Blaise Cendrars, Seçmeler / De Yayınevi, Giriş" dipnotuyla geçen alıntıdan...


dizin    üst    geri    ileri  

 



  1  

 SÜJE  /  Sunu  /  otuz temmuz iki bin on sekiz   / 29