SERBEST YAZI

Salih Aydemir   







sevgilim sevgili,

 - dizi yazı -
birinci bölüm

yazma
(iki)

3.

o anda duyduğun sesleri yan yana getirebiliyor musun? duyduğun sesleri karşılayabiliyor musun? o seslerin sözcüklerini kucaklayabiliyor musun? kim bilir belki sana bir kış gibi gelmiştir. sözcüklerin kışı… harflerin kışı da diyebiliriz. nasıl yaşar nasıl geçinirsin bu harflerle? içine viyole teli dokunan harfler ve onların sesi… o seslerin çıkardığı müziği yakalayabiliyor musun? ne çalıyor? hangi müziği dinliyorsun? farkında mısın içinde yeni bir müziğin başladığından? sözcükler yetmezmiş gibi şimdi de notalar. peki kaçını biliyorsun bu notaların? hangilerini tutacaksın kalemin için? müziğin de ateşleyici bir özelliği var.

kaç ürperti geçirdin, farkında mısın? kaç titreme seni kendine getirdi, biliyor musun? peki bunu sözcüklerinle buluşturdun mu? yeni bulduğun renkler oldu mu? her bir rengi sözcükler ve notalarla buluştu mu? buluştuysanız, dans ediyorsunuz demektir. dans ediyor olmanızda dizeniz ya da cümlenizle bir metnin içine dalıyorsunuz. bu derinlikte hayatla hiçbir ilginiz kalmayacak. tamamen siz, kendiniz ve çırılçıplak olacaksınız. ürkeklikle merak arasında gidip geleceksiniz. yeni sorular yeni yaşam alanları yeni mekanlar… yazdığınızın farkına varamayacaksınız. yazıyor olduğunuzu bilmiyorsunuz. önüne upuzun bir koridor ve o koridorda derin mi derin bir boşluk peydahlanacak.

unutma! her adım bir yıla denk geliyor.


4.

bir an başınızı kaldırıp, neredeyim? ne yapıyorum? bu ben miyim? diyeceksiniz. yanıtlarını veremeden tekrar gömüleceksiniz yolculuğunuza. sanki tükenme halindeymiş gibi hissediyorsunuz kendinizi. bu son eserim olacak, duygusuyla zaman zaman duruyor zaman zaman yürüyor zaman zaman da koşuyorsunuz. dışarda yağan yağmuru, çocuk seslerini duymuyorsunuz. siz kendi gerçekliğinizi yaşıyorsunuz, şuan. siz ve sizsiziniz baş başa kalan. kendinizle baş başa geldiğiniz/kaldığınız bir an düşünün. sahi ne konuşur neler söylerdiniz kendinize?

bunu da bilemez insan dahası yanıtlayamaz. kendi gerçekliğinin kölesi mi olacaksın ya da gerçekliğin efendisi mi?

köle ve efendilik senin gerçekliğinin ikili yüzü. yani çoğu insanın yüzü gibi. kendinize karşı gelerek karşınızdakine benzersiniz. karşınızdaki de siz olduğunuza göre, ben kimim? sorusuna yanıt bulabilir misiniz? aslında göremediğiniz yüz sizin eserinizdeki yüzdür. o yüz sizin metninizin yüzüdür. aslında hiç görmediğiniz yüz sizin yüzünüzdür. yüzünüzün yollarını anımsayın.

o yolları ve o yolların bir dal gibi her bir tarafa açılan kapılara yönelin.

unutma! her adım bir yıla denk geliyor.


5.

metnin içindesiniz, lütfen dağılmayın. ve kaldığınız yerden devam edelim. yüzünüzdeki yolların bir kapısından içeri girelim. ama şu soruyu hiç unutmayalım. “ben söylüyor, ne anlatıyor, ne dinletiyor ve ne gösteriyorum… bu soru sizin metniniz. bu soru sıkıştığınızda kendinizi karşıdan karşıya geçiren bir köprü olduğunu bileceksiniz. çünkü metinde kaybolduğunuz zamanlarınız da olacak. olacak çünkü o kayboluşlar sonrası kendinize sorduğunuz sorularla sözlerinizi yazmaya devam edeceksiniz.

hepsi bu mu? hayır. bunlar henüz bir şey değil. sen daha sonra başına gelecekleri düşün. düşünemiyor ya da düşünmek istemiyorsan o zaman gülümseyeceksin kendi kendine… ve hayatında kaç gülümseme sana acı vermiştir? ve kaç gülüş içindeki sözcükler gibi ısıtır içini? hepsi bu değil. bunlar asla bu dediğin şeylerden değil. metne kattığın gülümsemenin iki ucunu da koymak ister misin? istersin elbet ama bu ustalık ister. yani yaza yaza yazmaktır. her şeyi ortaya dökemezsin. bir dizeyi hemen anlatamazsın.

başa dönelim. hani şu birkaç parça aydınlık ile birkaç kör nokta hikayesine. sözcükleri ev gibi düşün. kapısı, penceresi, çatısı, odaları ve eşyaları olan bir ev gibi yani. seni neyin davet edip seni neyin kovacağını da bilmiyorsun. hakaretlere katlanacaksın. alkışları da alkışlayacak coşku ve ritme sahip olman gerekir. içindeki müziğin ilk fısıltısını duyduğun an harekete geç. her sözcük bir sonraki sözcüğün kapısıdır. ve bu yeni kapılar, yeni açılar, olaylar, duygular demektir.

unutma! her adım bir yıla denk geliyor.
 

- sürecek -    

dizin    üst    geri    ileri  

 



 13 

 SÜJE  /  Salih Aydemir  /  yirmi yedi temmuz iki bin on yedi  / 23