yüklenip yoksulluğun merhemini
aklın olmadığı ikindilere inmek...
küflü temennilerle yanından geçip
geçip varılmamış olanın küreğinden
ben uyu ben yusuf'un sesindeki kuyu
ben dişimle oydum cesedim ordusunu...
güneşi bahçemde kırdım
çekirdek acı,
on üç merdivenli yolun,
enseme açıldı tüm kapıları.
oradan istiniye'ye uzanan avlular
köklerimde zaman taşıdım da
akan suyu salamadım sakalımdan
ince kırıntısında kasımın
kaburga kemiğinizi incitmeyiniz
her adım beş para üç civar döner
döner içimde iskambil otlakları
ötede beride gezindi selam
değmedi altın nalıma istenilmeyen kelam
yar beni sabunlu suyla yundu
yar beni zırhıyla soydu
yar beni ak gözleriyle
heyelansız bir toprağa heyecanla soktu
şimdinin hangi köprü altında
alnımıza çamur çalınsa
seyir olup artıyor naranız.
naranız, yaranızda açan her güle,
minarede bağıran herkül'e.