Ben'den alındı,
" sen ".
Issız gerçek.
Sen'den gitti,
" ben ".
Hınca hınç düş.
II.
Ve Sonra..
Ve sonra, ne olurdu sonra?
Sonra, belki ben başımı önüme eğerdim;
sen derin bir soluğu içine çekerdin.
Sonra, belki konuşur, belki konuşmaz; yok yok hiç konuşmazdık belki
sonra.
Ve sonra, ne olurdu sonra?
Sonra, belki ve sonra'nın anlamını tekrar tekrar kurardık iç seslerimizin
yardımıyla.
Ve sonra, belki iç seslerimiz bizi bırakıp birbirleriyle konuşurlardı.
Sonra belki, bizim gücümüzü aşan bir derinlik ve içtenlikte olurdu
sözleri.
Ve sonra, ne olurdu sonra?
Sonra belki, kulak kesilir, dinlerdik onları.
Ve sonra, ne olurdu sonra?
Onlar konuşur, biz işitirdik mırıltılarını.
Ve sonra,
durduk yerde gülümserdik belki...
III.
Uyur Uyanık...
Uyku inmiş gözlerindeki direnç, her bir gözün kapağına
sığınmışların hatrınaydı.
Varlıklarından memnun şimdi. Hep memnundu.
Merak etme az sonra yataktayım, dedi birine. Kıpırtısını yatıştırdı.
Aklımdasın, birazdan kalem elimde, diye teskin etti diğerini.
Sağ
ve
sol göz'de. İki yerleşik.
Birinde eski bir rüya,
diğerinde taze öykü...