ŞİİR

Metin Fındıkçı  







Yaz Şarkıcıları


Denize erken gitmeyi severim
Çakıl taşları renklerini saklamadan kuma
Yaz boyu güneşin altında taş toplarım, yüzük
Yaparım henüz katili göstermemiş parmaklarıma;

Birileri gelir gider birileri, genç yaşta devrilmiş bir ağaç
Rüzgârdan, dolunaydan, asmadan, begonvilden
Söz edilir, bir de Artemis gibi bakılır nar ağacına,
Arınır kadın erkek bu belirsiz çıkmazın içinde;

Otuz yedi insanı yakanların davası düştü dedi bu sabah haberler
İktidara uyumluysa katiller sırattan bile sorgusuz geçer,
Bir poşet kıyıya yakın dalgaların ritminde oynar durur
Kıvırcık saçlı bir çocuk gelecek için kumdan kaleler;

Garip bir kargaşadan güneş tepenin ardına
Kaçar gibi, muhafazakar bir ülkenin enkazında
Daha kök salmadan toprağa yaktıkları şairler,
Karşı kıyıda yanan ormanın külleridir
Zararı olmaz-diyor birileri-;

Su sesi özlenmez mi bu denizin kıyısında,
İktidar için yalan söylenmez mi hiç?
Acelem olsaydı bir yudum daha alırdım rakıdan
Nasılsa solan güllerin yurdu meçhul tanıklara kalacak;

Haziranda olgunlaşır kirazus, derdi Fethi Naci
Buz içinde yayılır kan, öyledir,
“Bu belirsiz güne yaslanır” erken gelen yaz şarkıcıları,
Gökle deniz arasında bir yerde gözlerimiz;

Sırf bu yüzden olmalı,
Ben hep tenha bir yolda yürümeyi denedim
Günün her anında bir duvar saati gibi
Duran şiire bakmak için!



dizin    üst    geri    ileri  

 



  6  

 SÜJE  /  Metin Fındıkçı  /  yirmi altı ocak iki bin on beş     8