Size susmanın
kıyısına yağınca kar,
benzersizin çiçeği tomurcuklanır
belleğinizde.
Unutulmamışı açacak gibidir,
belki beyaz
belki mavi
ola ki kırmızı.
II
Şema
Düşemedi toprağa,
genişçe bir yaprakta asılı kaldı...
Kış gelir; geliyor belki de, dedim.
Gelir ve savurur.
Toprak alır sonra beni, büyütür.
Büyürüm. Büyümesem de olur.
Gömülürüm derine
hep daha derine
inerek;
düşemeyişi unuturum mutlaka.
Mutlaka unutmak, belleğin utancı. Belleğin utancı ya,
üstüme alırım o utancı, giyerim. Sıcak tutar.
Yanaklarım kızarır: kırmızı yakışır.
Kırmızı yakışmaz herkese öyle. Düşeyim diye kendini savurup savurup
hep kendinde kalana - öyle ceza gibi - kendi kalana.
Bana,
kırmızı yakışır. Çok yakışır.