"...ve bozguna uğramış  /  kazanacağız zaferi sonuna dek."




Mikroskopta (1)


Burda da düş gören manzaralar var,
aya benzeyen ve sahibi yok.
Burda da insanlar var bir yığın,
toprağı süren.
Hücreler var burda da, savaşçılar var,
hayatlarını veren
bir türküye.
Burda da mezarlıklar var,
ün var, kar var.
Duyarım uğultusunu sonsuz toprakların,
duyarım başkaldırmasını sonsuz toprakların,
burda da.


Çevirenler: A. Kadir - Selâhattin Yıldırım


 

 ͠    ͠    ͠    ͠



Varşova'nın Duvarı  (1)


Bir aydınlık
infazdan önce
Duvar sanki bir ayna,
yansıtır yüzü.

Ağız kertenkeleler üstünde.
Alın taşlar üstünde.
Gözbebekleri karıncalar içinde.

Bakarlar bize
bu yüzler
bugün de.

Gözler kırmızı kırmızı.
Gözbebekleri kara kara.

İndirmeyin başınızı!


Çevirenler: A. Kadir - Eray Canberk



 

 ͠    ͠    ͠    ͠




Ders  (1)


Bir ağaç girer içeri
ve eğilerek der :
"Bir ağacım ben."

Bir kara gözyaşı düşer gökten,
düşer ve der :
"Bir kuşum ben."

İner bir şey aşağı
bir örümcek ağından,
sevgi gibi bir şey,
yaklaşır ve der :
"Sessizliğim ben."

Derken, kurulur karatahtanın yanına
yelek giymiş bir
ulusal demokratik at,
ve alır sözü yeni baştan,
dikerek dört yana kulaklarını
söyler babam söyler :
"Tarihi yürütenim ben,
Ve biz,
topumuz
severiz
ilerlemeyi
ve atılganlığı
ve
savaşın öfkesini."

Ve başlar sınıfın kapısı altından
bir kan sızmaya,
incecik, ip gibi.

İlk burada süngülendilerdi,
ilk bu kapı eşiğinde,
günahsız, süt gibi çocuklar.


Çevirenler: A. Kadir - Yeşim Salman


 

 ͠    ͠    ͠    ͠



Ölü Bir Dille (2)


Bu bir kız çocuk,
Bu bir erkek çocuk.

Erkek çocuğun köpeği var,
Kız çocuğun kedisi var.

Nedir köpeğin rengi?
Nedir kedinin rengi?

İki çocuk birlikte
Bir topla oynuyorlar.

Nereye gömülü erkek çocuk,
Kız nereye gömülü?

Bunu okuyun,
Ve her sessizliğe
Her dile çevirin.

Ve son olarak
Nereye gömülüsünüz
Onu da yazın.


Çeviren : Feyyaz Kayacan


 

 ͠    ͠    ͠    ͠



Kapı  (2)


Git, kapıyı aç.
       Belki dışarda
       bir ağaç  ya da bir orman,
       bir bahçe,
       ya da büyük bir kent var.

Git, kapıyı aç.
       Belki ortalığı eşeleyen bir köpek.
       Belki bir yüz göreceksin,
       ya da bir göz,
       ya da bir resmini
       bir resmin.

Git, kapıyı aç.
       Sis varsa,
       kalkacak.

Git, kapıyı aç.
       Sadece karanlık varsa bile
       tıkırdayan,
       sade boş bir yel
       varsa bile,
       sadece
              hiçbir şey
                     varsa bile
git, kapıyı aç.

Hiç olmazsa
bir hava girer
içeriye.


Çeviren : Feyyaz Kayacan


 

 ͠    ͠    ͠    ͠

 

Hava Akınından Beş Dakika Sonra (3)


Pilsen'de,
Yirmi Altıncı İstasyon Yolunda,
üçüncü kata çıktı
yukarıda, evin tek kalan
katında
kapıyı açtı
tüm göğe karşı,
bakakaldı öylece kenarda.

Çünkü burasıydı
dünyanın bittiği yer.

Sonra
kilidi çevirdi iyice
kimse almasın
Yemen yıldızını
Elderaban'ı
mutfağından,
indi aşağı
oturdu, bekledi
ev gene kurulsun
kocası yükselsin küllerden
çocuklarının elleri, ayakları yerlerine dönsün

Sabahleyin buldular onu
bir taş gibi sessiz,
serçeler ellerini gagalıyordu.

Çeviren : Nermin Menemencioğlu



 

 ͠    ͠    ͠    ͠


 

Yıkım (4)


Hurdahaş olmuş parmaklar getiriyorlar bize,
onları iyileştir, doktor.
Millenmiş gözler getiriyorlar,
yüreklerin avlanmış baykuşları,
yüzlerce beyaz beden,
yüzlerce kanlı beden,
yüzlerce kömürleşmiş beden getiriyorlar,
iyileştir onları, doktor,
ambulanslar dolusu getiriyorlar,
kanın çılgınlığını,
etin haykırışını
sessizliğin yanıp kül olmuşunu,
iyileştir onları, doktor.

Ve sararken yaraları
karış karış,
gecelerce,
siniri sinire,
kası kasa birleştirirken,
gözün görmesini sağlarken,
daha uzun hançerler,
daha güçlü bombalar,
getiriyorlar,
daha görkemli utkular kazanıyorlar,

salaklar.


Çeviren : Sabri Koç


 

 ͠    ͠    ͠    ͠


 

Sevince Övgü  (5)


Sadece seversin
boşuna sevdiğin zaman.

Başka bir radyo kanalını dene
on tanesi çalışmadığında,
iki yüz tavşan al
yüz tanesi öldüğü zaman:
yalnız budur bilim.

Gizliyi soruyorsun.
Yalnız bir ismi var:
tekrar et.

Sonunda
çenelerinde taşır bir köpek
suyun içinde kendi hayalini,
insanlar perçinlerler yeni ayı, Seviyorum seni.

Kadın şeklinde sütunlar gibi
kalkan kollarımız
tutarlar zamanın granit yükünü

ve bozguna uğramış
kazanacağız zaferi sonuna dek.


Çeviren : Vehbi Taşar



 

Miroslav Holub

Dünya şiirinde iz bırakan Çekoslovak şairlerden. 13 Eylül 1923'de Pilsen'de doğdu. Şairliğinin yanı sıra aynı zamanda bilim insanıdır. Tıp öğrenimi sonrası, patoloji ve immünoloji alanında araştırmalar yaptı. Bilimsel içerikli yazılar yazdı. Amerika'ya yaptığı geziye ilişkin "kısmî-röportaj" diye adlandırdığı iki kitap çalışması sundu. Etkileyici ve sarsıcı bir dil kullandı şiirlerinde; yergi ve ironi, lirik bir anlatımla bezendi.  Şiirleri birçok dile çevrildi. 14 Temmuz 1998'de yaşama veda etti.

 



Kaynakça :

(1) Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri - 2 / Hazırlayan : A.Kadir / Birinci Baskı, 1980
 
(2,3,4,5) Çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır.



Bilgilendirme : 'Nitelik Kuşağı' sayfasındaki alıntılar, tanıtım amaçlı ve kaynak gösterilerek kullanılmış olup, ürünlerin tüm kullanım hakları © yasal temsilcilerine aittir.



dizin    üst    geri   

 



 39 

 SÜJE  /  otuz dördüncü sayı