ŞİİR

Ayşen Deniz N.   







anarkali… (hiçlik senfonisinde eksilme notları)


umarım sonuma kadar bu böyle sürer…yazarım-

daha…


daar! diye bağırdım. koyu bir ısrar camlara vurdu. tuzun kemirdiği taşı oydum ateşten köpük köpük gök doğuruyordu kulamparalar aynı anda nisan ve kimsenin yolculuğu kimseye uymuyorken kucağında ölü bir kuşla ücrama çivilenen ücranı araladım, mesafeyi içime çektim. gördüm kusursuz laila’yı hercai aydınlığına koyuverecekken soluğunu yeşeren doğayı küskün gözl…

daha değil…

daar! diye bağırdı med vaktinin hummalı melodisini ve duyduk sonra yorduğum redifte ölüme sus peşimsıra bitimsiz gövdelerin senfonisini, yılgın musalarla bekledim sirenlerin gecesinde. sesim kuma değdi ve gürledi karşı kıyılarda bulutlar… evvel zaman içinde bir deniz cesedinden şimdi nereye çıkarılırdı…şaşırdı ağacımın elleri de…aynı yerde kulağımda yollarda yiten çocuk susuşları da…
hep böyle çukur ürüyordu. anarkali görünse bu nar görünmez…nar görünse anarkali…bu yüzden yasaklanır ağaçların evlere girişi. bu yüzden terlikler düzeltilir, oyuğundaki midyenin yüzünü arar odaların sessizliği. bu yüzden kuma değer sesim…sen hâlâ kendinde mi mahsursun…ücra ve mesafe ömür boyu sürecek yolculukta kısa bir an. senin körf…

daha…

daar! diye bağırdılar. uzandım nisanına ağların yırtığında balıkçılar sulardaki cinayetle ciltlerken sevişmelerin risalesini kuytuma sataştım, külledim paçavramı, penelope’ un iğnesini delirttim sonra bir ayet gibi sindim yakamozuna… mesela tam yerini bilmiyorum, ama rilke’de bir kutu, yeşilini bulacak şimdi, bir kapak onu gözüne kestirecek, tam bilmiyorum, ama…kaçıncı kez metruk dillerin hiç susmayan yağmurunda bir harabat çisesi içini içime döktü ve amansız bir ebemkuşağı ansızın serenimde…malabadi’ den mi desem symrna’ dan mı, hani kavislerini uyarsam en çok hangi renginde sendelerdin sen hangi renginde kaybolurdun…bir aşağı bir yukarı dolaşm…

değil daha…

daar! diyebağırdın. tuz dindi.bıçak, ponzasına çullandı, yarım yamalak birkaç kesik…
düşündüm ihtirasını istiridyenin… nisan incilerini is bastı. nisan, nisanı neden bilmedi…baktım bilmemekle bitecek gibi değil en çok oralar…ne diyordu buna rene char: telin üstünde bir kuş… düşünüyorum vardığım zannettiğine hiç varamamış bir hiç mi eşgalim…ben seni… hiiç diyorum…böyle bindokuzyüzseksen yedi yıl öncesinde bir kar gölgesi…

daha…

daar! diye bağırdı. görünce sayende, mühürledi şehrayinlerin sonsuz hicretine sayemi. arzulananda da içburkulması ücraya miskal…ve yanıbaşımızda silinen senfoni…topladım daha’ larımı, değil’ lerimi, hiç’ lerimi direndim direndim direndim…nelere mi…duyulur taşlarda şimdi silineni yeniden yazdıran melodi…
ay koyuldu göçe
zamklandım camın çehresinde dili yetim
bendeki geceye
bir sokak havalandı.
puhunun gözünü gördüm. turuncu.
gurbetine indiğim elohim, dağ bekçisi cezanne nerde
sütunların safran öpüşlerinden
önce annem terk etti ülkesini
çıplaklığımı yığıldım ölümcül vedalara

daar, diye bir ses yüzümüzde gezinirken körfezden gece geçiyordu. gecenin muhtevasında ‘geç’ vardı. geçeyi önce hikayesi terk ederdi…
dar, diye el salladı, gidişlere ağlayan sandalımız kök saldı sularda… odysseus, kendinin ücrasında ücra dilenen…mendiline bıraktı yüzünü dünyanın barışını görmeye…gece gülümsedi… anladık sabahın yaklaştığını… dar diye seslenirken son tükeniş…

sen kıyıların yerini değiştiriyordun durmadan
yaran o kadar mı derindi…

ki…
anarkali…katmanlanır hafızada
buza yatırılan yıldızlar
yırtılan bir uçurtma için gök de ölebilir
bir kelebek için gece
seninle değiştirebilir tanrısını
üç kuruşluk çaputa
bütün vitrinler durup bakar
gözleri yalnızlık
bırakır tapınaklarının kapıları esrarına çarpar ıssız
şimdi orman hangi böğürtlenine uyanır
döndükçe hummalı zıvanamda
kendini kendine kilitlemiş bir ağaç
şimdi senin hangi yıkıntında boy verir
kesik dalı hatırasının

yaprakların mezhebi yok
kabukların kavmi
çukurumun çakılına tutunuyor zaman

ve hayallerinin en sadığı olan ben
taa beşikten bu yana ücranı arşınlıyorum
beni hatırla
anarkali…bodhi gaya lumbin
taşın içinden geçtim
sarmaşıklar kemiklerimi deşti

şimdi kandan daha yaslı
kaynağımdan gözyaşını
içmeye can atıyorum

ağaç gözlerimi açmama izin verdi
oyuğumdaki paçavrayı çıkarın

dizin    üst    geri    ileri  

 



  5  

 SÜJE  /  Ayşen Deniz N.  /  yirmi dokuz mayıs iki bin on sekiz  / 28