"ey sevgili hayalleri yeryüzünün"



KAR

Akşam iniyor : ayrılıyoruz yine
ey sevgili hayalleri yeryüzünün, ağaçlar,
hayvanlar, asker kaputlarına
bürünen yoksullar, analar ey gözyaşlarıyla
dölyatakları kuruyan analar.
Aydınlatıyor bizi çayırları örten kar
ay aydın kar. Oh, bu ölüler. Alnımıza
alnımıza vurun kalbimize kalbimize
de haykırsın birimiz hiç olmazsa bu sessiz
bu apak mezarlar çemberinde.


Çeviren : Egemen Berköz
 (*)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠

TOHUM

Ağaçlar gölge
batıyor adalar akvaryumlarda - geniş
inmeli gece
doğuyor üstüne toprağın:

Bir kanat sesi
bulutsu, açılan
yüreğime:

Hiçbir şey ölmüyor,
yaşamayan bende.

Görüyorsun beni: öylesine hafif,
öylesine içindeyim ki olup bitenin
yürüyorum göklerle;

atıyorsun beni Sen istedin mi
beni tohuma
yorgun uykulu ağırlığınca.


Çeviren : Egemen Berköz
 (***)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


AUSCHWITZ

Orda, Auschwitz’de, Vistola’dan uzak,
sevgilim, kuzey ovası boyunca,
bir ölüm alanında: soğuk, ölümcül
paslı direklerin üstünde yağmur
ve tel örgü ormanının:
ne bir ağaç, ne bir kuş bulanık gökte
ne de geçiyor düşüncemizden, ama
uyuşukluk ve acı, bıraktığı belleğin de
kendi sessizliğine, alaysız ve öfkesiz.

Ağıtlar, aşk şiirleri değil istediğin: yalnızca
bilmek neden yazgımız bu, burada,
sen, aklın çelişkileriyle yaralı,
kararsız bu açık görünüşü
karşısında yaşamın. Ve yaşam burda,
bir kararlılık olan her “hayır”da:
ağladığını duyacağız burda meleğin ve canavarın,
çaldığını gelecek saatlerimizin
öbür dünyayı, burda olan, sonsuz
ve devingen bir düş imgesinde
değil ve olası acımada.
Değişim burada, burada masallar.
Simgelerin adını anmadan ya da bir tanrının,
tarih buralar, bu yeryüzü parçaları,
buralar Auschwitz, sevgilim. Nasıl da dönüştü
anında dumandan gölgelere
Alfeo ve Aretusa’nın sevgili bedenleri!

O açık cehennem den beyaz bir
yazıt: “Çalışmak sizi özgür kılacak”
sürekli tüttü dumanı
binlerce kadının, dışarı sürüklenmiş
tan vakti, paçavra şiltelerinden infaz
duvarlarının önüne, ya da boğulmuş haykırarak
acıyın diye gaz duşları altında
suya açılmış iskelet ağızlarıyla.

Kendi geçmişinde bulacaksın onları, asker,
ırmak ve hayvan biçimlerinde,
yoksa sen de mi Auschwitz külüsün,
sessizlik madalyası?
Cam kavanozlarda uzun saç örgüleri,
muskalar bağlı hâlâ,
ve gölgesi küçük yahudi pabuçlarının
ve başörtülerinin, sayısız: bir bilgelik
çağının kalıntısı bunlar, silahla ölçülen
bilgisinin insanın, masallar, dönüşümlerimiz.

Ovaların üstünde, aşkın ve ağlayışın
çürüdüğü ve acımanın, yağmur altında,
orda, bir “hayır” çarpıyordu içimizde,
bir “hayır” ölüme, Auschwitz’de ölen,
göstermesin diye kendini yine
o kül deliğinden.


Çeviren : Egemen Berköz
 (***)
 

 ͠    ͠    ͠    ͠


ASKERLER GECE AĞLAR

Ne Haç, ne çocukluk yetiyor,
ne Golgota’nın çekici, durdurmaya
savaşı, ne de tanrısal anılar.
Askerler gece ağlar
ölmeden önce, güçlüdürler, yaşam
kavgasında öğrendikleri sözlerin
önünde düşüp ölürler.
Askerler, sevgili sayılar,
adsız gözyaşı çağlayanları..


Çeviren : Egemen Berköz
 (***)
 

 ͠    ͠    ͠    ͠


YAĞMURA YAKARIŞ

Güzel kokusu göğün
otların üstünde,
yağmur, akşam inerken.

Seni dinliyorum, çıplak ses:
ilk tatlı ezgilerini sesin onda buluyor
sürülmüş yüreğim, ona sığınıyor;
cesaret veriyorsun bu suskun yeniyetmeye,
öbür yaşamın şaşırttığı, her kımıltısının
katlanılmış direnişlerin,
anlattığı karanlığın ve biçimlediği.

Acıması tanrısal zamanın
ışığının
asılı suların havada;

yüreğimizin
açık damarların
toprağın üstünde.


Çeviren : Egemen Berköz
 (***)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠

DUVAR

Kertenkeleler dolaşıyor nicedir, kayıp
kayıp gidiyor duvarların arasında stadın
sarkan otlar, çatlaklar arasında;
kurbağa yuvasına dönüyor,
türkü söylüyorum durmuş, uzak
gecelerini memleketimin. Anımsarsın
gölge gibi gelişimizi büyük yıldızın
selamladığı bu yeri. Nice günler
geçti, sevgilim, kavaklar yaprak dökerken
nice kan aktı toprağın ırmaklarına.
 

Çeviren : Egemen Berköz  (*)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


GÜN GÜN ÜSTÜNE

Gün gün üstüne: uğursuz sözler, kan
ve altın. Tanıdım sizi ey benzerlerim
ey yeryüzü canavarları. Dişleriniz
arasında yok oldu acıma, iyi haç bizi bıraktı.
Dönemem artık cennetime.
Mezarlar kaplayacak yaralı toprakları, denize karşı,
kahramanlık anıtı olmayacak ama bir teki bile.
Kaç kere oynadı bizle ölüm: yaprakların
tekdüze hışırtısıydı saran havayı
keşişleme esince fundalıktan bulutlara
yükselir gibi bataklık kuşları.


Çeviren : Egemen Berköz
 (**)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


ÇAĞIMIN İNSANI

Hâlâ taş elinde düşünde hâlâ sapan
çağımın insanı. Uçaktaydın,
kanatları ölüm ve kötülük taşıyan,
-gördüm seni- ateş arabasında, darağaçlarında,
işkence çarklarında, gördüm: sendin,
kıyıma inanan biliminle, yanılmaz,
aşksız, İsasız. Öldürdün yine
hep öldürdüğü gibi ataların öldürdüğü gibi
insanı ilk gören hayvanları.
Ve bu "Dağa gidelim" dediği günkü
koku kardeşin kardeşe bu kan
kokusu. Ve sana kadar gününe kadar
gelen o soğuk inatçı yankı.
Unutun ey oğullar topraktan yükselen
kan bulutlarını unutun babalarınızı:
kül altında kalmış mezarları,
rüzgâr yüreklerini karakuşlar almış.


Çeviren : Egemen Berköz
 (**)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


BİR BAŞKA LAZZARO ÜSTÜNE

Çok uzak kışlardan beri, kükürtten
bir gong gümbürder dumanlı
vadilerde. Ve dalgalanır ormanların
sesi o zamanki gibi : "Işıktan önce
uyku içinde, doğacaksın ottan
insanlara". Ters dönen taşın
dünyanın görüntüsünün titrediği yerde.


Çeviren : Egemen Berköz
 (**)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


 
ESKİ KIŞ

Alevlerin alacakaranlığında
aydınlık ellerini özlüyorum:
meşe kokan, gül kokan,
ve ölüm. Eski kış.

Kuşlar yem ararken, birden,
karın altında kaldılar;
sözcükler de öyle.
Biraz güneş, aynası bir meleğin,
sonra inen sis, ağaçlar ve biz
sabahın soluğundan yaratılmış.


Çeviren : Cevat Çapan
  ESKİ KIŞ

Dileği ellerinin-aydınlanmış
yarıgölgesinde alevin:
meşe ve gül kokan
ve ölüm. Eski kış.

Yem arardı kuşlar,
kara bulanıverirlerdi hemen;
sözler de öyle.
Biraz güneş, bir ışın meleksi,
ve sis sonra; ağaçlar,
sabaha dağılıveren biz.


Çeviren : Egemen Berköz
 (**)


 






 39 

 

Salvatore Quasimodo

20 Ağustos 1901'de Sicilya'nın Modica kasabasında doğdu. Palermo ve Roma'da mühendislik okudu. Milano Konservatuarı'nda edebiyat öğretmenliği yaptı. İlk dönem şiirlerinde 'kapalı şiir' (hermetisizm) akımına bağlı yapıtlar verdi. İkinci Dünya Savaşı'nın ve faşizmin somut etkileri altında toplumsal sorunlara yönelerek lirik şiirler yazdı. İtalyan şiirinde, Giuseppe Ungaretti ve Eugenio Montale gibi isimlerle birlikte anıldı. Şiirlerine Sicilya bölgesinin geleneklerini de yansıtan şair ayrıca Sofokles, Euripides, Shakespeare, Moliére, Neruda, e.e.cummings gibi şair ve yazarlardan çeviriler yaptı. Aynı zamanda edebiyat eleştirmenliği de yapan Quasimodo, çok aktif ve verimli bir yaşamın ardından 14 Haziran 1968'de Napoli'de öldü.

___________

Özgeçmiş bilgisi çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.
 

Şiirler Kaynakçası :

(*)  DÜNYA ŞİİR ANTOLOJİSİ-2  / A. Behramoğlu - Ö. İnce / Pozitif Yayınları, Mart 2013

(**) GÜN GÜN ÜSTÜNE
S. Quasimodo /  Egemen Berköz /  İyi Şeyler Yayınları / Mayıs 1991

(**) SALVOTORE QUASIMODO /  Egemen Berköz /  Kavram Yayınları / Ekim 1995


Bilgilendirme : 'Nitelik Kuşağı' sayfasındaki alıntılar, tanıtım amaçlı ve kaynak gösterilerek kullanılmış olup, ürünlerin tüm kullanım hakları © yasal temsilcilerine aittir.

dizin    üst    geri   


 SÜJE  /  Salvatore Quasimodo  /  yirmi dokuz mayıs iki bin on sekiz /  28