sevgilim sevgili,
- dizi yazı -
ikinci bölüm
okuma
(üç)
7.
bütün renkleri bir kapta tonlandır. kabın da hayalini.
o kadar renkten nasıl bir renk çizeceksin, açıkçası bekliyorum senden.
bu da nerden çıktı, değil mi? evet, renklerden çıktı. okuduğun metni bir
zaman sonra uçuşan
harflerle görmeye başlarsın. ve bu seni sarhoş edercesine özgürleştirir.
ama bu anda
bilmediğin tek bir şey vardır; sarhoşluk ne zaman geçecek?
o an ne yapmalısın? bence içine dalmanın tam zamanı…
uzun bir dalış…
kaptaki tonları da unutma! her adım bir yıla denk geliyor.
8.
içinde olanlarla içine getirdiklerini buluştur. eğer açık havada isen
başını boşluğa çevir.
gecedeysen eline küçük bir taş parçası al.
sıktığını fark etmiyorsun.
en son hangi cümleyi okumuştun metinden? biliyorsan sorun yok. sende
kalan son cümleyle
hangi yöne gitmek istersin? hangi yöne gideceğin önemli değilse, mutlaka
bir yön seçmek
zorundasın. bu seni daha da tedirgin edecek, biliyorum. ama sen “eninde
sonunda noktalardan
birine ulaşacağını istemiştin.” ilk bunu biliyordun. bu zorunluluğun seni
asıl istediğin
özgürlüğe götüreceğini istemiştin ve biliyordun.
dağıldın mı? bu normal. dağılabiliriz.
kendinden istediğin şey/şeyler senin istediklerin mi senden beklenenler
mi? burada net olmak
gerekir. açık ve net, çünkü bu durumda alacağın karar, tercih neyse her
şey bu pamuk
ipliğinize bağlı; doğru ve hafiflik, yanlış ve ağırlık ayarı kadar
hassas.
bunun farkında iseniz, ne yapmak istediğini bilen bir okuyucusunuz.
bu şu anlama geliyor; neden yapmak istediğinizi düşünemeyecek kadar
yukardaki boşluğa
baktınız. elinizde sıktığınız taşı yerin boşluğuna bıraktınız.
ne yapmak istediğinizin sorusunu arıyordunuz.
nedenini kaybeden her cümle metin dışı
nedenini bulan her dize bir sözcük…
9.
bir metnin içindeyken her soruyu sormalısın. yanıtlarını almadan bir
başka soruya geçme.
bir şiirin içindeysen yanıtlardan başlamalısın. bir sonraki soruyu
görmeden susma, devam et.
sana şu soruyu hiç sormadım, değil mi? “hangi metni, şiiri okuyorsun?”
sormadım. bizim için
önemli olan “neden” sorusu. hepimiz için mi? hayır. benim gibiler,
diyeyim. benim için, evet;
benim için önemli…
ipucu başının üstünde, kaldır ve yukarıya bak! ama elinde sımsıkı
tuttuğun o taşı da bırakma.
neredesin şimdi? hangi gerçekliğin içindesin? neden?
10.
kitap kahramanlarını yoksa bölüm kahramanını mı? ana karakterin bölüm
karakterleriyle
kurulan dolaylı ilişkiyi yakalayan okur, kendisiyle ilgili bir durumu da
çözer.
nereye gittiğinin, nerede kaybolmuşluğunun bir önemi yok. çünkü sen, sen
olan bir şey için
başladın. ilk adımdasın unutma! ilk adımın başındasın… ve bu durum iyi
bir başlangıçtır
aslında.
okuduklarını düşünür, onları bir hizaya dizer ve en uzunlarını seçer.
iki kısa kenarın… çünkü bana göre tek bir karakter vardır, o da
okuyucudur… ana karakter
yazanı üç boyutta ayıran bir özelliktir. bunu hatta zaman zaman bazı
metinlerinde üçünü de
kullanmışlığı olur. o zaman ana karakter ile bölüm karakterini ayırt
edemezsin. iç içe geçmiş,
yani yazarın kaotik bir haline denk geldiniz kitapta.
çıkış yok. sizin içinde geçerli.
sizce dışarda yağan yağmurun altında kalmaya ne dersiniz? çıkışı en
azından hangi boşluktan
arayacağınıza karar vermenize yardımcı olur. evet mi!
güzel, o halde dört baharlar mevsimine hoş geldiniz.