DEĞİNİ

Ebru Akçay   







GÜLDÜNYA


Canımızı acıtan ve hayata devam edebilmek için unutarak kurtulmak istediğimiz her şeyi, bilinçaltı denilen arzın merkezine gömüyoruz…Biliyoruz oralarda bir yerlerde bir fay kırığı var… Kadın bakışında, yarım kalmış umutlarda, çöp bidonlarında, iç çekişte, annenin ateş almış yüreğinde, genç kızın rüzgarda özgürce dalgalanamayan saçlarında, çıplak sokaklarda yankılanan ayak sesinde, mutfakta kaynayan/kaynayamayan çorbada, gecenin sabahında, erkeğin dilinde küfre dönüşen kadınlığımızda…Uğultusu sağır eden, kokusu can yanığı…

Doğanın bize verdiği yetileri çokla çarpıp toprak atıyoruz fay kırıklarına, yeni yaşamlar kuruyoruz her defasında, üzerini çiçeklendiriyoruz dünyanın en güçlü çiçeği sardunyayla…

Betonlanmış acılardan gururla bakıyorum saksıdaki suretime, kıskançlıkla bakıyorum yemenimdeki iğne oyasının civelek alına moruna, ah! diyorum ahh!! Sonra gözlerim, gökyüzünün mavisine takılıyor, ciğerlerime deniz tuzu doluyor. Haydi kadın! Kalk ayağa, düş yollara… Seni bir sardunya büyüttü unutma! Elindeki çomağı mökkem tut, tak tarihin tekerrür edecek tekerine!!

“Normal şartlar altında” diye başlayan her önerme dünyanın kirletilmesinden önceydi…Bugünün deli kadınları “normal şartlar altında” diye başlayıp hayata, sille yiye yiye anormal şartlar altında yaşamaya direnen onurlu insanlardır…

Güldünya.
Tören, töre kurbanı…
Bingöl’de tecavüz!! adamlar serbest…
Kuşların yemi bitti…
Kömür karası…
Kirayı öde…
Kutsal aile..
Yemekte mercimek çorbası…
Kızınız hamile, töreyi işlet…
Şofben çalışmıyor…
Amanos dağları yanıyor…
Uludere’de çocuklar…
Dereler kurudu…
Annenin diz kapağı…
Aleksandra Kollantoy…
Özgecan…
Ergenlik sorunları…
İffet kadının süsü…
Sıcak şarap…
Kırk bıçak darbesi…
Pembe otobüs…
Kadın hamileyse sevişmiştir…
Doğalgaz faturası…
Kuşlardan biri öldü…
Şakran cezaevi…
Ahçik…
Tansiyon ilacı…
Çiçekli perdeleri yıka…

Sen sardunyasın unutma.
Güldünya…



dizin    üst    geri    ileri  

 



 30 

 SÜJE  /  Ebru Akçay  /  yirmi altı mayıs iki bin on beş     10