Ömrünün üçte ikisini idealleri peşinden koşarak ve hep sonunda da
kaybedenler kulübüne kös kös geri dönen olarak tamamlayan Nevzat bey, bir
arkadaşının önerisiyle alternatif eğitim veren bir oluşuma gönüllü olarak
katılmıştır.
Toplantılar, çalıştaylar ve kamplarda önceleri alternatif eğitimle ilgili
olarak anlatılanları pür dikkat dinler. Eğitimler ilerledikçe Nevzat
beyde rahatsızlık başlar; bu işin başındakiler toplumu anlamaktan,
tanımaktan çok uzaktırlar ve anlattıkları şeylerin de içinde bulundukları
toplumla ilgisi yoktur.
Kendisi ülkedeki ilk darbe aylarında doğmuş, üzerine ikinci darbeyi
-kimileri kibarca muhtıra diyor- çocukluğuna devletin ufak bir hediyesi
olarak kabul etmiş ve gençliğinde de son darbeyi tüm hücrelerinde
hissederek ve bu yolda iflâh olmaksızın ömrünün son virajına girmiştir.
Bugüne dek yenilgi anlatılmaz diyerek genellikle susmuş, daha doğrusu
kendisiyle muhabbet etmiş. Çevresini ise hep gözlemlemiş gözlemlemiştir.
Şimdi ise başka bir şeyi, daha içlerine yeni girdiği bu alternatif
eğitimciler sayesinde fark etmiş ve vermiş kararını: “Bugüne kadar hep
sustum, gözledim ve hep kendimle düet yaptım da ne oldu? Bu adamlar
okumuş, hatta toplumun entel-dantel dediği türden… Ama bunların
zihinlerinde toplumun çoğunluğunun sahip olduğu Çin Seddi var!
Adamlar toplumu değiştirmek amacıyla çocuklara alternatif eğitim
vermekten dem vuruyorlar ama değiştirecekleri toplumu, ayının balağını ve
kendini tanıyıp ona göre eğittiği kadar bile tanımıyorlar!
Lafın kısası, ne olacak sayın alternatifçi kardeşim biliyor musun? Yüzde
doksanı kapitalizmin çakallaştırdığı toplumun içine, sen şimdi güya
eğittiğin yavrucakları alıp var olan tırnaklarını pençe olmasın diye
kökünden kesip, dişlerine kan bulaşmış çakalların ortasına atacaksın ve
öğrettiğin; kardeşlik, eşitlik, paylaşımcılık vb. türkülerinin daha ilk
kıtasını söyleyemeden bu çocuklar paçavraya çevrilecekler. E, o zaman;
karşıyız ya, kader de diyemeyeceğiz buna. Hem kırılmış camın hesabı
görülmez, biliriz.”
Nevzat bey, alternatifçilerin toplantısında gözleri anlatıcıda olarak bu
düşüncelerle dolup yerinden kalkarak melankolik bir vaziyette kürsüye
doğru yürür ve konuşmacının yanındaki boş sandalyeye oturup konuşmasını
bitiren kadını dinleyiciler gibi alkışlarken mikrofonu kararlılıkla eline
alır.
Masadakiler ve dinleyicilerin bu ani ve izinsiz davranışına karşı, “Hiç
hoş bir davranış değil,” söylenmelerini Nevzat bey hiç önemsemez. Ve
başlar konuşmaya:
Bu ülkede darbeler de izinsiz ve bir gece ansızın yapılmamış mıydı? Her
şeye alıştınız da benim kırk yılda bir konuşacak olmam mı sizi rahatsız
etti? Ve artık kararımı verdim; sizler rahatsız edilmelisiniz; kedi gibi
oldunuz, sıkıştırmak lazım hepinizi duvar dibine, belki cırmalarsınız,
belki kurtulursunuz! Şimdi konuşma zamanı!
Sevgili alternatifçiler!
Öncelikle teşekkür ederim. Bir haftadır beni de içinize alıp ağırladınız
ve ben de hayatta yaptığım en iyi şeyi buradaki toplantılarda da sabırla,
sükûnetle yerine getirdim. Alternatif eğitim sisteminizi can kulağıyla
dinledim, anlamaya çalıştım ve sonuna doğru ise canım sıkılmaya başladı.
Nedeni bana göre çok basit ama sizler de söyleyeceklerimi çok basit
bulabilirsiniz. O da iyi bir şey derim, üzülmeyin, söyleyin. Çünkü
hayatın çok alengirli yanlarına karşın çok basit olduğuna inanırım.
İnsanların hele de her şeyden elli gramların hayatı başı sonu bulunamaz,
düğümleri çözülemez birer yün çilesine çevirme maharetleri beni hep hasta
etmiştir! Neyse, boş durma boşa çalış da bir felsefedir bazılarınca
nihayetinde!
Gelelim sözün özetine. Size önerim; alternatif eğitim sisteminizle
yavrucakları çakalların, sansarların, tilkilerin önüne tırnaksız,
pençesiz, kanatsız bir hale getirip atacağınıza, bu çocuklara toplumun
yüzde doksanının olduğu arenaya onların yöntemlerini öğretip, onları alt
edecek tekniklerle donatıp salınız. Ne derler; dinsizin hakkından imansız
gelir!
Hem böylece yüzde doksanın doksanına takarsınız! Tabii bir de şu; futbol
toplumuyuz ya, atamayana atarlar! Benim naçizane önerim bu, siz şimdi
bolca gülün ben birkaç yıl sonra sizlere ağlayarak güleceğim, yanlış
anlamayın çocuklar için ağlayacağım…
Alternatifin de alternatifi vardır. Aperitif olmayın, gerçek alternatif
olun! Artık konuşmayacağım. Önerdiğim ders programını kürsüye
bırakıyorum, bakarsınız.
Nevzat bey topluluğun şaşkın bakışları arasında kürsüden iner ve sessizce
salonu terk eder. Kürsüye bıraktığı kağıtta şunlar yazmaktadır:
Alternatifin Alternatifi Ders Programı
-Gaz bombalarına karşı nasıl korunulur?
-Tomaların kimyasal suyundan en az zararla nasıl kurtulunur?
-Yakın dövüş sporları(korunma amaçlı)
-Bıçaklı, lobutlu, levyeli saldırılardan nasıl korunulur?
-İşkencede; falakaya, elektriğe ve Filistin Askısı’na nasıl dayanılır?
-Devlet dairelerinde işe girmede bukalemun mertebesine ulaşma teknikleri.
-Çocuk gelin olmaktan; deli vb. numaralar yaparak kurtulma teknikleri.
-Cinsel istismar ve mobbingden sıyrılma yöntemleri.
-Okullardaki eğitim müfredatlarından en az zararla kendini kurtarma
yaklaşımları.