Çayan Okuduci’nin “Ecmain” adlı şiir kitabı “Şiirden Yayıncılık”ta
yayımlandı. Taptaze ulaştı elimize, okudum durdum, durdum okudum. Şiir
okutunca bekletir bazen insanı, beklemeye alır, ağacın ve betonun
arasında masal ören ellerde.
Ecmain de öyle yapıyor okuyanı. Temenni ediyor, bir duanın ardından, bir
cem’in, topluluğun ortak sözlerinden, ortak ağzından bir kuyudan haykırır
gibi dizeler. Kitabın adı biraz zor gelse de şairin soyadı gibi ama
okundukça açılan, duran, düşünen, düşündüren ve yaklaşılan şiirler. Şiir
hayatı, hayata dairleri kazır, Okuduci tam da onu yapmış. Yeni çileleri
bekleyenler için çatlayacak tohumları anlatır şair, o tohumları öper
dilindeki acıyla, çarşaf çarşaf yırtılmış bir yurdun nevresimleriyle,
güneşe bakıyor şiir ve şairi.
Çayan Okuduci olur da Sur olmaz mı! Hayatı kazıyan şiir Sur’u kazımaz mı,
günah toplarken, taşlar devrilirken insan yine kuyulara, hendeklere,
duvar dibinde yakılan ama şimdilerde sönmüş ateşin bitmeyen sözlerine,
insan gitmez mi… şiir sur duvarlarına yaklaşmışsa zindî ve nû yani canlı
ve yenidir, insanı alır götürür, suya da, ekmeğe de bunlara el koyanlara
da.
Sayıklamalarıyla şair ateş içinde uyanır, da şair Sur’da suyunu almışsa
bu defa da şairin içinde Sur uyanır. Fırat’ın doğusu bu yüzden bereketli
ve konuşulur olur hep. Bu yüzden “milli uçaklar” bu topraklarda şiire
bunca devriye atarlar! Bu yüzden şiir, bunca kaosun sebebi gibi olur
şairin elinde.
“dilin ilk tanışıklığıydı
annesi demirden babası küften olanları dinledim
…
dönüp gittiğim yer cehennem
aşağı, daha aşağı!
…
dibim kahkaha üstüm de ölüler”
der “Kaos” şiirinde Okuduci. İlerler, beklersin, geceyi öldüren
dizelerle. Ömürlü bir toprağın güneşinde ömrü olmayan bir devlet hayali.
Sonra şair “sen ve ben” der kalır durduğu yerde. Bir taş gibi. Şiirin ve
zamanın ana gövdesi bir taş gibi. Ecmain’de de şair şiirin sırtını sanki
bir taş’a vermiş, yüzünü bir boşluğa, içinde umut ve hayat olan bir
boşluğa.
Bugünlerde herkes bir başkasının yalnızlığı, kızgınlığı, terkedilmişliği,
terkedişi gibi.. Şiir, Ecmain ile daha başka geldi, saklı ve sancılı bir
kentte Çayan Okuduci’nin kaleminden… Sanki Ecmain hayatı kazırken Okuduci
de kendini kazımış gibi!
Bir oda dolusu boşluğa ve yalnızlığa iyi geldi, toprak getirdi, bir tutam
ateşi elinde taşıyan bu dizeler düz bir pembeyi getirdi bana.
Eşkıya karanlıkları şiirle söndürmeye devam. Yüreğin geldiğin yerlerin
sesini unutmasın, kelamına selam olsun.