KISA ÖYKÜ

Gül Parlak   





 

Kuş Uçuşu


Rüzgâr çalıp dallar oynarken, göçmen bir Çulluk bizim bahçeye geldi. Uzun bir yazı hareketsiz geçiren meşe ağacının dalına kondu. Her sabah, erkenden kalkıp dizlerinin ağrısı pahasına hızlıca hazırlanıp camın önündeki sedire oturan Havva Ninem, kuşu gördü. Şişleriyle yün yumağını sedirin köşesine koydu, camı açtı. “Hoş geldin, meşe kuşu” diye seslendi.

İnsanlardan bir şey istemeyi, bir derdi olsa anlatmayı, yeni günden umutlanmayı çoktan bırakmış Havva Ninem, kendi seçtiği, adını koyduğu kuşla arkadaş oldu.

Hatırlanmaya değer tek zaman dilimi olarak düşündüğü on altı on yedi yaşını anlattı kuşa. Mehmet dedemle geçirdiği kısacık iki yılı, iki yılın sonunda, hamileyken dedemin askere gidip dönmeyişini, doğurduğu ikiz çocuklarından birinin yokluktan ölüşünü… her şeyi, her şeyi anlattı.

Daha anlatacağı, sayıp dökeceği, içinde birikmiş çok şey vardı ama kış bitti. Arkadaşı, meşe kuşu uçup gitti.


13.01.2020


dizin    üst    geri    ileri    




 32 

 süje