|
|
|
|
KISA
ÖYKÜ |
Melek Ekim Yıldız
|
KISALTILMIŞ HİKAYELER ( 17 )
KLASİK
MANTIĞA GİRİŞ
I.
Ayrıklık…
“Hiçbir A, B değildir
Hiçbir B, A değildir.”
İki kavramdan her biri, diğerinin hiçbir bireyini içine almıyorsa, bu
ayrıklıktır, dedi.
Söylediğini desteklemek için çizdiği, birbirine temas etmeyen o iki
daireye dikkatle baktım.
Bana o kadar da ayrık gelmiyorlar, dedim sonunda.
Nedenmiş, bakışı yüzünde. Ne demek istiyorsun, derken sesi yumuşak.
Siyah olmadan beyaz olur mu cancağızım, dedim. Varlıkları birbirine bağlı
iki şey söylediğin kadar ayrık olamaz.
Sen konuları karıştırdın, dedi itiraz kabul etmez bir tonla.
Yüzüne baktım gülmeyecek gibiydi.
Biliyorum, dedim. Genelde öyle yaparım…
II.
Alt - Karşıt…
“Alt karşıt önermeler birlikte doğru olabilirler fakat birlikte yanlış
olamazlar.”
Aldırma sen onlara, dedim.
Soruyla baktı.
Bazı bazı’ların birlikte yanlışlığı güzeldir aslında, diye ekledim.
İnanmadı…
III.
Özdeşlik…
“A, A’dır veya ‘p àp’ “
Zihni bu kadar bulandırmaya gerek yok aslında, dedi. Bir şey ne ise
o’dur.
Yapma, dedim. Rica gibi görünen itirazımı fark etmemesi mümkün değildi.
Düşüncenin yanlış yollara sapmaması için buna ihtiyacımız var, dedi
sakince.
Dalga geçtim: masa masadır, insan insandır, vefa vefadır, güven güvendir
…
Daha uzatacak mısın, diye sordu. Beklediğimden daha sabırlıydı.
Omuz silktim. Bunu tartışmak bile abes, dedim.
Güven, ne zaman güven değildir biliyor musun, diye sordu.
Beni içine itelemeye çalıştığı sokratik diyalog yoluna girecek değildim.
Cevap yerine,
Ne zaman, diye sordum gülerek.
Benim güven güvendir, dediğimle seninki aynı olmadığında cevabı geldi pat
diye.
Can evimden vurmuştu. Çaresiz teslim oldum.
Bir şeyin ne ise o olduğu bir dünya lazım bize, dedim.
Başını umutsuzca salladı;
Ara ki bulasın, serzenişiyle konuyu kapattı…
IV.
Üçüncü Halin Olmazlığı…
“Bir şey ya A’dır ya A- değildir.”
Var ise, dedi. O olma, oluş’un tüm hallerini kapsar. Var değil ise,
varlığın dışındakini. Yok’u.
Yüzümü buruşturduğumu görünce ekledi: biraz var’ım, biraz da yok’um
diyemezsin.
Sesimi çıkarmadım.
Bir şey demeyecek misin, diye sordu.
Güldüm.
Mantığın kıskacı altındayım, dedim. Söz’e niyetlensem üçüncü hale
takılıyor.
Güldü.
Sesini çıkarma o vakit, dedi.
Çıkarmadım. İnanmadığıma susabildiğimce sustum…
dizin
üst
geri
ileri
|
36
|
|
SÜJE
/ Melek Ekim Yıldız
/
yirmi yedi mart iki bin on sekiz /
27 |
|
|
|