Onu aşıklarından uzağa atan dağlara ulaşacak, delecektir O dağları
arzular sarmalıyla.
Duyuyor musunuz beni?
O gün işte.. Yazdım, şuraya
Serilecek ayağına binbir çiçek dokusuyla o mis kokan patika.
Bekler onu orada; bize benzer sabrıyla
Biliyorum, biliyorum.
Yağmur mu, rüzgârlar mı!
Yıldırımlar, şimşekler!
Depremler mi dalgalarla!
Onlar, Bellerophontes'i sırtından atan, atı olur Zeus'un
Uçuracak barışı, getirecek buraya
Kucak açın
Kucak açın
Durun! Durun!
Başköşede bir yer açın
Ne kaldı kavuşmaya
Saatler!
Dakikalar!
Yoksa coşkunun kanatlarıyla üzüm gibi ezilip, ok gibi geçilecek otobanlar
mı
Ha ha ha!
Sahi, başka ne kaldı?
ne kaldı bize zorlu onca evreden sonra
içilecek şarap
kaldırılacak kadeh
halay başı kim olsun
Kim okusun bu şiiri?
Kavgasından bir güzel seçimlerinde;
barışın şerefine
DüŞmüş kalmış
dün gelirken bir çok kere yollarda
Ancak yarından yakın bu günlerde gelirse,
düşmez kalkmaz Allah gibi
olacak barış, ülkemizde