Şair, yazar Fahri Erdinç edebiyatımızın unutturulmak istenen, görmezden
gelinen yazarlarındandır. 1 Ocak 1917 tarihinde Akhisar'da doğmuş, henüz
bir yaşında annesinin ölümünden dolayı, zorlu bir çocukluk yaşamı olmuş,
tütün işçiliği, tenekeci çıraklığı yapmıştır.
Öğretmen okulunu bitirerek öğretmen olmuş, 1936-1939 yılları arasında üç
yıl öğretmenlik yaptıktan sonra sınavlarını kazandığı Ankara Devlet
Konservatuarı'nda ünlü yabancı hocalar ve Sabahattin Ali ile tanışmış,
onun yönlendirmesi ve öğütleriyle öykülerinde farklı bir dil yakalamayı
başarmıştır.
Konservatuar'daki eğitimini tamamlamadan ayrılmış ve yeniden öğretmenlik
mesleğine dönmüştür. 2. Dünya Savaşı yıllarında yedeksubay olarak
askerliğini yapmış sonrasında hayatın her alanında tanıdığı insanların,
hayatına kattığı zenginlikleri yansıttığı şiir ve öykülerinde toplumcu
gerçekçilik akımının temsilcilerinden biri olmuştur.
1945 yılında yayınlanan şiir kitabının adı, 'Şen Olasın Halep Şehri'dir.
*
Öğretmenlikten ayrılıp Ankara Radyosu'nda çalışan, Cumhurbaşkanı'na
hakaretten dolayı cezaevine giren Fahri Erdinç'in yazdığı öykülerin
sekizi 'Seçilmiş Hikayeler' dergisinin özel sayısında yayınlanmıştır
(1948).
Konservatuarda öğretmeni olan Sabahattin Ali'nin Bulgaristan sınırında
vahşice öldürülmesinden bir yıl sonra (1949), Ziya Yamaç ve Tuğrul
Deliorman adlı iki arkadaşıyla, sınırı gizlice geçerek Bulgaristan'a
gitmiştir.
Yaşamının ilk otuz yılını, Acı Lokma adlı romanında anlatmıştır. Acı
Lokma ve Kardeş Evi romanlarında şiirsel bir anlatıyla acılarla geçen
yaşamını, sınırı geçişlerini, Bulgaristan'daki hayatını anlatmıştır.
Ülkeden uzak geçen yıllara karşın akıcı, yalın bir dille, çok başarılı
bir kurguyla yazılan romanları etkileyicidir.
Fahri Erdinç, 1948 yılında Varlık Dergisi tarafından düzenlenen öykü
yarışmasında Orhan Kemal'in ardından, ikinci olmuş, hakkında yazılan pek
çok yazıda da belirtildiği üzere öykücülüğü çok beğenilmiştir. 'Devrek
N.1?' öyküsünde TKP Zonguldak davasından tutuklu Zihni Anadol'u ve çocuğu
(Kemal Anadol)'na ilişkin gerçek bir hüzünlü öykü anlatılmıştır.
Siyasi ve edebiyat çalışmalarını birlikte sürdüren Fahri Erdinç'in Nazım
Hikmet'le dostluk ve birlikte geçirilen yılları anlattığı 'Kalkın Nazım'a
Gidelim' başlıklı anı kitabı Nazım Hikmet'e ilişkin çalışma yürütenler
için başvuru kaynaklarından biridir.
Fahri Erdinç, memleket özlemini en yoğun yaşayan insanlarımızdan biridir.
Ancak, bu hasretini dindiremeden yaşamını yitirmiştir. Bülent Ecevit'in
1978 yılındaki başbakanlığı döneminde, yurda dönebilmesi için gösterilen
çabaların başarısız olması, geçirdiği kalp hastalığı, özlemini
Bulgaristan'a yazar örgütlerinin davetlisi olarak giden yazar arkadaşları
ile gidermek zorunda kalması son yıllarını mutsuz kılmıştır.
Duyguları, özlemleri, ülkesinden uzak ama ülkesiyle çarpan yüreği
arkadaşı şair-yazar Kemal Özer ile mektuplaşmalarından okunabilir.
Öykülerini 'Destur Ya Sefalet' adlı kitapta toplamıştır. 'Alinin Biri',
'Kore Nire' diğer romanlarının adıdır. Kore Nire romanı'nda; Türkiye'den
13 bin kilometre uzakta, haksız bir savaşta, Amerikanın çıkarları için
savaşmaya giden ve 1950-1953 yılları arasında, ölü, yaralı ve kayıp
toplam 19 bin insanını yitirmesinin yolunu açan Menderes Hükümetlerinin
baskıcı yüzünü başarıyla anlatmıştır. Köyde sıtmadan ölmektense, Kore'ye
gidip Amerikanın çıkarları uğruna şehit olma demagojisi ile insanlarının
dini duygularını sömüren iktidarı başarılı bir biçimde anlatmıştır. Kore
Nire romanının önsözünden bir cümleyi aktarmak isterim.
"...Sorunlarımızı, davalarımızı çözmek için, elimizde silahtan evvel,
ağzımızda dil var. Bu dili kullanalım!"
*
11 Kasım 1986'da Sofya'da yaşamını yitiren Fahri Erdinç'in Akhisar
yıllarını anlattığı 'Acı Lokma' romanından bir cümleyi Köfteci Ramiz'de
okumanız sürpriz olmayacaktır. (Kitapları Yordam Yayınevi tarafından
yayınlanmaktadır.)
"Sabah
Alnımda iki ter damlası konuşacak
Yorgun öldüğüme dair
Ve benim Yeni Sabah’ı
Başkasına verecek gazeteci Yusuf
İskele kahvesinde çayım soğuyacak
Boğazın ilk yolcuları
Yanlarında bulunmadığımın
Farkına bile varmayacaklar
Laz müezzin gazel çeker gibi
Hakkımda sela verecek
Kuş kafası gibi kar yağarken
Çamlıca'da ölünür mü diyen
Çoğu abdestsiz bir cemaatim olacak
Musallada
İmam bildiğini okuyacak
Bozuk düzen makamından, Hazirun “iyi biliriz” diye
Yalan söyleyecekler.."