ŞİİR

Umut Korcan   






SON YERİNE  (2)


I

Dağa dolanan yollar gibi sarılmaların
Vallahi beter acıtıyor sessiz ayrılmaların

Sevgilim, sözcükleri acıtıp gönderme bana
Gözyaşımdan okyanus yaratarak dönerim sana

Kırılma, geçmişe
O, sadece topladı, hikâyeyi
Dağınıkken aşk için sancılar
Toplanınca, ruha dehşettir yaşanılanlar

Ey! Düzenbaz dervişler katarı
Nedir bu kadının akşam erteleyen vakarı
Sorular için bir çarmıhtır kalbine mıh gibi çaktığın ayrılık

Varsay ki beter aşığım ya Rojova'dayım ya da Adeviye'de...
Ama birazdan öleceğim
Ya yanlış bir din kuşanmış manyak
Ya da üniformalı bir el ayak
Öldürecek beni...
İşte tam burada, aşk için biriken ne varsa, eriyip gidecek, bu manasız -
                                                                                                    - toz dumanda...


II

Sevgilim, şafaksızım bir asırdır...
Kan içerim, et yerim...
Yalnızlığım ağırdır müebbet...
Suskunluğuma batırırım bilevli kelimeleri bilerek
Gün tabutumdur akşama atarım kendimi sinerek
İçimi keserek dışımı keserim
Yine o lanet hayale düşerim istemeyerek
Şimdi ağusun hatırımda
Kırmızıdır gözün içinden çıkmaz ilelebet bu hüzün


III

Dumanın örttüğü hikâyeler gündüz sevmez
Ayrılık için harf düşündüm
Acıtmak için ömür
Doruğuna da çıksan çukuruna da batsan
Ütülü çarşaf gibi kurguladığın bu steril hayat
Manifesto bir rezilliğe bulanarak
Ürkekçe eğitilmiş bir gençliği kandırarak
Dokunarak his kaybı yaşayan yerlerine
Talan edecektir rahmini doğaya teslim etmiş eylemeyi
Ben çarpılacaktır sadece bu tabloda
Biz bir bölünmeyken arındırıcı düşüncenin yokluğunda


IV

Yüzüne bakınca ağaç gölgesi düşmüş bir dere çiziyorum kâğıda
Sonra geriye doğru oluyor tüm yolculuk...
Dereyi deniz gibi tasvir eden bir tuhaf çocuk
Balinalarla savaşır köyünde
Sülalesini vahşi kabilelere dönüştürür düşünde
Gözyaşını şelaleye dönüştürür platonik sevmesinde
Sıyrılır tarihten
Sıkılır söylevden
Yokuşa vurur adımlarını
Oksijen azalırken umutlar çoğalır bu coğrafyada
Çocuk işte tabiattan anlamaz
Göğe bakar olur olmaz...
Yıldızlarla birlik olur karanlık koyaklarda...


V

Sessizlik iyidir gelincik izletir insana
Yeraltı, meşakkatlidir kardeşlik öğretir insana
Kadınsın kırlangıçları ürkerek kollasan da...


VI

Bir son tahayyül ediyorum
Yüreğime telosu gömüyorum
Ve ben bu diyardan gidiyorum
Arkadaşlarıma
Kardeşlerime
Sevdiklerime
Üzdüklerime
Eyvallah diyorum
Eyvallah...


VII

Mana yok
An'a sorum yok
Anama mahcubiyetim çok
Onu çok seviyorum çok...
Oysa ne çok hak ederdi mutluluk denen bencilliği ne çok
Sevdiğim kadın ne çok acı çektin sen öyle
Ne çok...
İçine saplandı binlerce ok...

Ey tarih! merakındayım...

Geldin ve gittin
Ne kaldı sahiden
Dünün kısa umutlu günlerinden
Yün eğirirdi sevdiğim yaşlı kadınlar
Ömür karartıyor sonuçsuz rutinler
Yer çekimsizdir kitlelerin çekici hareketleri
Yükselip düşerler
Dağılır, zerresiyiz
Yuvarlanmalıyız
Kanamalıyız
Kanayarak yeniden yuvalanmalıyız
Git sadece...
Gölgene düşsün gözyaşın
Öyle gitmekte vardır
Vakit hep aşkın…



dizin    üst    geri    ileri  



  8  

 SÜJE  /  Umut Korcan  /  yirmi üç kasım iki bin on altı  / 19