Karanlık bir odanın içindeyim. Kaç yıldır buradayım bilmiyorum. Adımı,
nerede doğduğumu ve kendimle ilgili diğer bütün şeyleri unuttum.
Kelimeleri zar zor hatırlayabiliyorum. Buradaki yaşamımla ilgili
olmayanları tabii ki. Mesela havadan bir şey geçiyor, kuşların içinde
uçtuğu yerden. Adı aradan uzun bir süre geçtikten sonra ancak aklıma
geliyor: uçak.
Kapı yok, duvarlar şaşılacak derecede düz. Sadece bölünmüş tek bir
penceresi var buranın. Kuşları parçalara ayrılmış halde görebiliyorum
ancak. Onlar ki özgürler; buradan baktığımda yalnızca parçalara ayrılmış
bir özgürlük gördüğüm. Karnımı nasıl doyuruyorum, nereye sıçıp işiyorum,
bilmiyorum. Uyuyup uyuyamadığımı da. Zamanı düşünerek geçiriyorum
çoğunlukla. Bazen pencerenin önüne oturuyorum. Önce mavi oluyor gökyüzü;
açık mavi, koyu mavi, daha sonra oldukça aydınlık, derken kızıllaşıp
kararmaya başlıyor, minik beyaz noktacıklar sonunda da. İki-üç kere
tekrarlanıyor bu oturduğum süre boyunca. Nasıl olsa bolca zamanım var!
Başka bir işim yok, tıpkı diğerleri gibi. Sahi, diğerleri, ben de
onlardan biri miyim acaba? Onlar gibi görüp, duyuyor ve kokluyorum.
Aslında bunları tam olarak yapıyorum da diyemem. Pek fazla seçeneğim yok
bunlar için. Kafama kazınmış şeylerden başka- duvarların kokusu, rüzgarın
sesi, kuş sesleri, gökyüzünün rengi. Yüzümün neye benzediğini bilmiyorum,
hatırlamıyorum daha doğrusu. Kafama en çok takılan sorulardan biri bu.
Sadık dostlarım duvarlar! Beni hiç terk etmediniz. Hiçbir yere gitmediniz
beni bırakıp. Beni hapsetmeye hapsedildiniz lanet olasıcalar! Tekmelerim
beş para etmedi, tırnaklarım bir çizik bile bırakamadı üzerinizde. Kafamı
size vura vura hayatıma son vermeye çalıştım. Baş ağrılarından başka
hiçbir şey elde edemedim. Kendimi ellerimle de boğamadım, bunu da
denemiştim.
Tüm bunların ortasındayım işte ben. Bağlantısız, kopuk, büyük bir hızla
kimi zaman, kimi zamansa oldukça yavaş. Düşünceler içinde... Herhangi bir
andayken farklı bir şey hissettim. Göz kapaklarım ağırlaşıyordu. Kafamı
yavaşça yere koydum. Hiç bir şey göremiyordum ama ilginç bir şeyler
olacağını sezinliyordum. Ve sonunda o farklı görüntüler karşıma çıktı. Ne
kadar inanılmazdı!. Baş döndürücü, nefes kesiciydi adeta. Bu kadarını da
beklemiyordum. Mucizenin sebebi neydi? Lanet olası bu yerde bilinmeyen ne
kadar da çok şey var. Neyse, artık sona erdi. Gözlerimi bir daha hiç
açmak istemiyorum. Buradan da sıkılıncaya kadar...