ÖYKÜ

Ali Yiğitler   







Odadakinin Düşünceleri


Karanlık bir odanın içindeyim. Kaç yıldır buradayım bilmiyorum. Adımı, nerede doğduğumu ve kendimle ilgili diğer bütün şeyleri unuttum. Kelimeleri zar zor hatırlayabiliyorum. Buradaki yaşamımla ilgili olmayanları tabii ki. Mesela havadan bir şey geçiyor, kuşların içinde uçtuğu yerden. Adı aradan uzun bir süre geçtikten sonra ancak aklıma geliyor: uçak.

Kapı yok, duvarlar şaşılacak derecede düz. Sadece bölünmüş tek bir penceresi var buranın. Kuşları parçalara ayrılmış halde görebiliyorum ancak. Onlar ki özgürler; buradan baktığımda yalnızca parçalara ayrılmış bir özgürlük gördüğüm. Karnımı nasıl doyuruyorum, nereye sıçıp işiyorum, bilmiyorum. Uyuyup uyuyamadığımı da. Zamanı düşünerek geçiriyorum çoğunlukla. Bazen pencerenin önüne oturuyorum. Önce mavi oluyor gökyüzü; açık mavi, koyu mavi, daha sonra oldukça aydınlık, derken kızıllaşıp kararmaya başlıyor, minik beyaz noktacıklar sonunda da. İki-üç kere tekrarlanıyor bu oturduğum süre boyunca. Nasıl olsa bolca zamanım var! Başka bir işim yok, tıpkı diğerleri gibi. Sahi, diğerleri, ben de onlardan biri miyim acaba? Onlar gibi görüp, duyuyor ve kokluyorum. Aslında bunları tam olarak yapıyorum da diyemem. Pek fazla seçeneğim yok bunlar için. Kafama kazınmış şeylerden başka- duvarların kokusu, rüzgarın sesi, kuş sesleri, gökyüzünün rengi. Yüzümün neye benzediğini bilmiyorum, hatırlamıyorum daha doğrusu. Kafama en çok takılan sorulardan biri bu.

Sadık dostlarım duvarlar! Beni hiç terk etmediniz. Hiçbir yere gitmediniz beni bırakıp. Beni hapsetmeye hapsedildiniz lanet olasıcalar! Tekmelerim beş para etmedi, tırnaklarım bir çizik bile bırakamadı üzerinizde. Kafamı size vura vura hayatıma son vermeye çalıştım. Baş ağrılarından başka hiçbir şey elde edemedim. Kendimi ellerimle de boğamadım, bunu da denemiştim.

Tüm bunların ortasındayım işte ben. Bağlantısız, kopuk, büyük bir hızla kimi zaman, kimi zamansa oldukça yavaş. Düşünceler içinde... Herhangi bir andayken farklı bir şey hissettim. Göz kapaklarım ağırlaşıyordu. Kafamı yavaşça yere koydum. Hiç bir şey göremiyordum ama ilginç bir şeyler olacağını sezinliyordum. Ve sonunda o farklı görüntüler karşıma çıktı. Ne kadar inanılmazdı!. Baş döndürücü, nefes kesiciydi adeta. Bu kadarını da beklemiyordum. Mucizenin sebebi neydi? Lanet olası bu yerde bilinmeyen ne kadar da çok şey var. Neyse, artık sona erdi. Gözlerimi bir daha hiç açmak istemiyorum. Buradan da sıkılıncaya kadar...


dizin    üst    geri    ileri  

 



 31 

 SÜJE  /  Ali Yiğitler  /  yirmi üç kasım iki bin on altı   / 19