ŞİİR

Berivan Kaya  







İstanbul’un 21’inci yüzyılında bir karanlık enstalâsyonu


Görebildiyseniz!..
Zincirlikuyu mezarlığında bugün
yaşanandır:


Tam iki ayağı üzerindeyken insan
çevrimiçi bir gecedir!
sevilmiyoruz!..

‘Büyük ruh’
hem sevincinde batık ufkun
hem kamburuna göğün tehlikesini
bir kez daha not düşüyor

Yok, hepsi olamaz!
bu kardeşler ve şu kardeşler
tabuta yerleştiler.
soğuk bularak sızan ay ışığını bile
hepsi her çatlağı bir güzel sıvadılar,
keyifli mekanlara artık
karanlıktan geçildiğini bilerek…

Ben göğe taşınıyorum
bir kelebek uçuşta, elinde krizaliti
tabutu izliyor, güçsüz
titreşimlerini

Benim sana...
benim sana yoğun böyle
başkalaşıyor ömrüm, inatla hep
yoğun böyle

Demek ki!.. içeride...
insan siluetiyle bugün
yaşanandır:


Dağılır buysa insan karanlık ve hızlı
acı da yarışır geçer
aşk da gün’ü geçer

Ağlamak zahmeti yeniden
ihtiyar bir tosbağaya
kendini yenilemiyor diye yılanın
kopmuş kuyruğuna
zelzeleydi ama yuvarlanırken
taşa
yeri geldi yumuşarken kaydı düştü
bir sabuna

Temassız ve aynı anda bu kardeşler
öfkelenebilirler
bombadan kaçarken burnumuzun dibinde
çiçek açmış hıçkırığa

Bitkin bir gece
terlemesinden sonra
sürerlerken gururla market arabalarını
çünkü bu biraz hazdı,
alışabilirler
işi elinden alınmış bir direnişçinin
tümsekli sokağından kaçmaya…

Öyleyse!..düş değil!
İstanbul semalarında bugün
yaşanandır:


Yayı gerdi!..gerdi!..
gerdi güneşe doğru savaşçı ellerim
ışığın erimi gelip kalbime yetişti

Kalbim! kapılarını kır
zorluklarını duy
kaldıramadılar bunlar
hiçbir ölüyü!

İhtiyar ormanın filizlerine sonunda vardım
şehre yasaktı ama
şuh damarlar sızdırdım

Şimdilik göz görmüyorsa da
kahkaha biçimliyor
artık unutmuyorum
bir kelebeğin karanlık bilgisini

Bence duysun kaldırımlar
neden aç uyumadıysak
taşlarına adım attırıp
tüm çiçeklere yer açtıysak…


dizin    üst    geri    ileri   




  5  

 SÜJE  /  otuz altıncı sayı