Uzunca gitmeler şehri ile
süresiz susmalar şehri arasına gerili ömrün
gevezesiydim.
Ne ayaklarımın yorgunluğu yetti,
iki şehrin orta noktada buluşmasına ne cılız fısıltım.
Tam orada, o noktada çözülmemiş o yol problemine tutkun,
bir başına kalakaldım.
Ve yılmadım tekrardan aynı cümleyi; yüzüm iki şehrin uzak / puslu
silüetlerine dönük söylendim durdum, durdum ve söylendim: Kimse bir
kurbağayı geçemez, söz konusu olan anımsamaksa...
II
Yalınlık...
"Yalınlık doğruluğun mührüdür..."
Wittgenstein
Yalındı direnci meylimizin
güz'ün deli esintisine, biliyorsun.
Ve yalın bir şey vardı - satır aralarına kendiliğinden giriveren -
düş'ünüşümde.
Uyanmanın o ilk şaşkın bakışı;
sen'den bir söz'ün sevinç ve soruyla harmanlanmış telaşı,
sesi kısılmış kalpteki o söz...
Başa bela bunlar, biliyorsun. Başa bela, zihnimize bastığı mührü...
III
Kar... / Haiku
Göğ'ün kar vaadine
bakıp bakıp,
umudunu çoğaltıyor
iç'in ateşi...