|
 |
 |
aklımın sabahları
yürüdü uzun hava ben yürüdüm
vuruldu aklımın sabahları
dipsiz bir kuyu gibi suskun
saklanmış tenine şimdi uzak kadınlar
bir inanç gibi taşımalı seni
-o şaşkın hevesle-
loş bir barınaktır gövdem işte
bu çoğalma umudu bu pervane
fena değildi, hiç fena değildi
açılıp kapanan gökyüzüne tutulmak
yeni sözcükler edindim dilime
inatçı bir dilencinin elleriyle yalvardım
o senin sesindir göğe dökülen
bir ırmak gibi ince uzun
renkler arıyorum çiçeklere - görsen
sürünerek alnının tenha yerinden
parmaklarıma yürüdü mahşerin çocukları
sana gelen yanımdır yalnızlık
haydı ömrünü çiz sonra bağışla
olmazsa bir şiire ilk söz ol
dizin
üst
geri
ileri
|

14
|