SUNU

Bertolt Brecht  







FAŞİZMİN YARATTIĞI YIKINTILAR ALTINDA SANAT!


"Anarşik bir üretim eylemi içindeki burjuva toplumu, ancak felâket kapıyı çaldı mı, kendi devinim yasalarının bilincine varıyor. Marx'ın dediği gibi, başının üzerindeki tavanın çatırdayıp çökmesinden sonra bir yer çekimi yasasının varlığını öğreniyor. Ancak, felâket, tek başına hiç de iyi bir öğretmen değildir; öğrencileri, açlık ve susuzluğun içyüzünü öğrense de, gerçek açlığı'nı ve bilgi susuzluğu'nu seyrek tadar. Çektiği hastalık, hastalığı iyileştirmesini öğretmez hastaya; bir şeye uzaktan ya da yakından bakmak, kimseyi o şeyin ustası yapıp çıkarmaz. Gerçek'i yansıtma gücünü kendinde gören bir sanat, yansıttığı gerçeğin akışına haz verici nitelik kazandırabilmelidir. Peki böyle bir sanata nasıl ulaşabiliriz? Yıkıntının kötü yanı, binaların elden gitmesidir. Ancak, binaların yerleri ve yapı planları anlaşılan hiç kaybolmuyor. Bu yüzden, eski batakhaneler ve mikrop yuvaları yeniden diriltilip çıkarılmakta ortaya. Günümüzün hasta yaşamı, alabildiğine sağlam bir yaşam kılığında kendini açığa vuruyor: Yere en güçlü basanlar, ayak tabanlarındaki duyma özelliğini yitirmiş omurilik hastalarından başkaları değildir. Oysa, sanatın, en umutsuz atılımları bile tam bir incelik ve hafiflik içinde gerçekleştirmesi gerekiyor."
 


Alıntı yazı kaynağı :  Epik Tiyatro / Bertolt Brecht / Çeviri : Kâmuran Şipal / Say Yayınları, 1981


dizin    üst    geri    ileri  

 



  1  

 SÜJE  /  Sunu  /  yirmi beş eylül iki bin on sekiz   / 30